Arslan bin Yâkûb
06/05/2024 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Ârif, öyle bir kimsedir ki, Allahü teâlâ onun kalbine bütün varlıkların sırlarını bir sayfa hâlinde yerleştirmiştir.
Arslan bin Yâkûb hazretleri evliyânın
büyüklerindendir. Türkmen asıllıdır. 1164 (H.560) senesinde Şam'da vefât etti.
Zamanındaki büyük velilerin sohbetlerinde yetişti ve kemale gelerek talebe
yetiştirdi. Kerâmetleri ve güzel hâlleriyle meşhûr oldu.
Ona bir gün; "Ârif kime denir?"
dediler. O; "Ârif, öyle bir kimsedir ki, Allahü teâlâ onun kalbine bütün
varlıkların sırlarını bir sayfa hâlinde yerleştirmiştir. Değişik şekillerine
rağmen, Allahü teâlânın ihsânı ile onların hepsini idrâk eder, anlar. Yapılan
her işin sırrını çözer. Dünyâ ve melekût âleminde, ister zâhir, açık, ister
bâtın ve gizli olsun, bütün hareket ve işlere Allahü teâlâ onu muttalî kılar.
Gözünden perdeyi kaldırır. Artık o, her işi ve her hareketi, ilim ve keşif
yoluyla müşâhede eder, görür. Melekût âlemine yükselir. Orada bir güneş gibi
parlar. Güneşe bakılmadığı gibi, ona da bakılamaz. Ârifin, Rabbini tanıyan
irfân sâhibinin sıfat ve alâmetleri ise şunlardır: 1) Amellerinin ilme, dîne
uygun olması. 2) Hallerinde gizliliğe uyması, gizlemesidir.
Bir gün etrâfında toplanan kalabalık
bir cemâat arasında sohbet ediyordu. Hava son derece sıcaktı. Biri ona, temkîn
sâhibi velî kimdir? diye sordu. O; "Allahü teâlânın, tasarruf etmeyi ihsân
ettiği kimsedir." buyurdu. Peki bunun alâmeti nedir? deyince, eline bir
kamış ağacı alıp dört parçaya böldü. Birine bu yaz için, birine bu kış için,
diğer bir parçaya bu sonbahar için, dördüncü parçaya da bu ilkbahar için deyip
bir kenara koydu. Bu yaz için dediği parçayı alıp sallayınca, sıcaklık son
derece arttı. Onu bırakıp, sonbahar için diyerek ayırdığı parçayı alıp salladı.
Bu sefer hava sonbahar havası oldu. Kış için dediğini alıp sallayınca, hava
görülmedik bir şekilde soğumaya başladı. Nihâyet ilkbahar için ayırdığı parçayı
alıp sallayınca, ağaçlar yeşermeye ve çiçekler açmaya başladı. Sonra bir ağacın
altına gelip, üzerindeki kuşa; "Haydi, seni yaratan Allahü teâlâyı
zikret!" deyince, kuş yanık yanık ötmeye başladı. İşitenler kendinden
geçti. Sonra diğer ağaçların altına gidip, dallarda duran kuşlara da; "Haydi
sizi yaratanAllah'ı tesbîh ediniz!" dedi. Bu ağaçlarda bulunan kuşlar da
yanık yanık ötmeye başladı.