Nefsine kul, köle olanların hâli!..
06/07/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Hiçbir şeyde bereket kalmadı... Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riâyet
edilmezse birçok bela, musibet gelir insanın başına...
Dinimizde, namazın ayrı bir yeri vardır. Müslüman, namazını her halükârda
kılmalıdır. Çocuklarımıza, yemek yemesini, su içmesini öğretmeden önce,
namazlarını vaktinde kılmalarını öğretmeliyiz, emretmeliyiz.
Çoğumuzun eline yeteri kadar para geçmesine rağmen sıkıntı çekiyoruz. Çünkü
bereket yok. Bereket kalmadı. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riayet
edilmezse, namaz kılınmazsa birçok bela, musibet gelir insanın başına. Bunlardan
dördü şunlardır:
1- Rızıklar daralır. Eskiden evde bir kişi çalışır, rahat
geçinilirdi. Şimdi, icabında 2-3 kişi çalışıyor fakat yine de sakıntıdan
kurtulmak mümkün olmuyor.
2- Hastalıklar artar. Bugün hemen hemen her evde hasta var.
Her ev ilaç deposu. Kiminin midesi, kiminin kalbi. Neticede herkes hasta. Bütün
hastaneler tıklım tıklım dolu.
3- Emniyet olmaz. Zamanımızda olduğu gibi, her tarafı terör, anarşi,
hırsızlık, dolandırıcılık sarar. Kimsenin kimseye itimadı kalmaz. Kardeş
kardeşten şüphelenir hâle gelir. İtimat, güven kalmaz. Herkes malının ve
canının derdine düşer.
4- Merhamet kalkar. Patron işçisine, işçi patronuna şefkatli
olmaz. Tok, açın hâlinden anlamaz. İşçi patronuna düşman olur. Hâl böyle
olunca, iş yerlerinde, evlerde huzur kalmaz. Hanım kocasını, çocuklar anne ve
babalarını dinlemez. Komşular birbirini sevmez. Merhamet olmadığı için, insan
komşusuna her türlü kötülüğü yapmaktan çekinmez. Herkes kendi rahatını düşünür.
Ben rahat olayım da, isterse herkes sıkıntıda olsun, zihniyeti hâkim
olur. Hâlbuki, dinimize göre, Müslümanlar, bir vücudun organları gibidir.
Birine bir zarar gelirse, bundan hepsi etkilenir. Hakiki Müslüman, bir Müslüman
kardeşinin ayağına diken batsa, kendi ayağına batmış gibi o dikeni içinde
hisseder. Bunlar, hep din bağı ile, merhamet ile olan şeylerdir. Bunlar
kalkınca merhamet kalmaz.
Eğer Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riayet edilir, namazlar muntazam
ve vaktinde kılınırsa, bunların tersi olur. Herkes birbirini sever.
Müslümanların birbirlerini sevmesi, nefislerimizi sevmememize bağlıdır...
"Aklı olanlar, aklına uyanlar, Allahü teâlânın emirlerini ve
yasaklarını beğenir, kabul eder. Ama nefsine uyanlar kabul etmez. Bunlar,
Allah’ın emrine uymayı değil de, nefsine uymayı, nefsine itaat etmeyi tercih
eder. Demek ki bu gibiler, Allah’ın kulu değil de, nefsinin kuludur, nefsinin
kölesidir. Biz, Allah’ın kuluyuz. Onlar, nefislerinin kulu. Çünkü nefislerine
tatlı geleni kabul ediyorlar, nefislerine güç geleni kabul etmiyorlar. Bir
mümin, kendisine en büyük düşman olarak kendi nefsini görmedikçe, Allah dostu
olamaz kardeşlerim."