Unutmayalım ki son elbisemiz kefendir!
06/08/2020 Perşembe Köşe yazarı S.A
Bir gün; tatlı ve acı günler geçirdiğimiz şu dünyamıza ve içindekilere, bir
daha buluşmamak üzere veda edeceğiz...
Her doğan yeni gün ile birlikte hepimize yeni bir dünya kurulur. Her şey
bizim için yeniden yapılır... Güneş ışıklarıyla, kuşlar sesleriyle, çiçekler
tebessümleriyle bu hazırlığa katılır. Böylece, imtihan için dünyaya gönderilen
insanın eline 24 saat denilen bir fırsat verilir. Ve zaman sahifesinde
hayatımız yazılmaya başlanır... Alışkanlıklar, dikkatleri öylesine
köreltir ki, olup bitenin çok kimse farkına bile varmaz. Bütün gün, güneşin
altında dolaştığı hâlde, ondan habersiz yaşayanların sayısı yine de az
değildir...
Gelin biz aynı duruma düşmeyelim. Belki bu son fasıl, bu son fırsattır. Ömrün,
bir akşamını daha geride bırakmak üzere olduğumuzu unutmayalım. Ölümü,
kendi başımıza gelmeden önce, başkalarına ait bir şey zannetmekten vazgeçelim.
Ne kadar gördüysek hep biz cenaze taşımışız, kabre koymuşuz. Hep böyle olacak
sanıyoruz... Üzerinde yaşamakta olduğumuz, tatlı ve acı günler
geçirdiğimiz dünyamıza ve içindekilere, bir daha buluşmamak üzere veda
edeceğiz.
Hepimiz burada misafiriz, buradan başka yerlere gideceğiz. Misafir olan
beraberinde götüremeyeceği şeylere gönül vermez. İstesek de istemesek de
bir gün mutlaka öleceğiz. Bu, bütün varlıklar için mukadderdir. Ölümle ne kadar
"güreşsek" hep o galip gelir...
Ayaklarımızın altındaki toprak bir gün boyumuzu aşacaktır. Öyle bir günle
karşılaşacağız ki, gecesini göremeyeceğiz, öyle bir gecemiz olacak ki, gündüzü
olmayacaktır.
Ne kadar güzel giyinirsek giyinelim, son elbisemiz kefendir. Ne kadar
konforlu evlerde, villalarda, köşklerde oturursak oturalım son taşınacağımız ev
kabir olacaktır. Ölüm kimseye acımaz, kimseden korkmaz, serveti ne kadar çok
olursa olsun önem vermez, rüşvet almaz... Bugüne kadar hiç kimse, ölümden
ne kendisini ne de başkasını kurtarabilmiştir. Cihana hükmedenler bile Azrail
aleyhisselam karşısında boyun bükmüş ve ruhunu teslim etmek zorunda
kalmışlardır.
Yeryüzünde binlerce din vardır, bunlara inanan milyonlarca insan var,
dinsizler de mevcuttur. Ayrı ayrı şeylere inanırlar. Fakat bunların ortak
inandıkları bir şey vardır ki, o da ölümdür!.. Ölümü hiç kimse inkâr etmez,
edemez de. O hâlde hazır olmalıyız...
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: "Akıllı insan ölümü en çok
düşünen ve ölümden sonraki hayat için hazırlık yapandır."
İnsanoğlu rahat edebilsin diye dünyadaki evinin bütün eksikliklerini tamamlar, daha sonra taşınır. Elektriği yanmıyorsa, suları akmıyorsa, kapısı penceresi muhkem değilse sıkıntı çeker... Kabre girmeden önce de orasını mamur hâle getirmeliyiz. Çünkü orada dünyadaki evimizden daha çok kalacağız!..