"Çık şunun karşısına yâ Alî!"
06/08/2021 Cuma Köşe yazarı A.U
Uhud Harbi kızışmıştı!
Küffârın arasından
vücûdu zırhlarla kaplı biri öne çıktı.
Ve bütün hiddetiyle;
“Ey Müslümanlar!
Karşıma er istiyorum” diye bağırdı.
Efendimiz onu gördü.
Ve Hazret-i Alî'ye
dönüp;
“Yâ Alî! Çık şu
kâfirin karşısına!” buyurdular.
Alî bin Ebî Tâlip;
“Başüstüne yâ
Resûlallah!” dedi.
Ve derhâl çıktı
meydana.
Arslan gibi ilerledi!
Ve dikildi o kâfirin
karşısına!
Önce, kâfir bir hamle
yaptı!
Ama işe yaramadı.
Sıra, "Allahın
Arslanı"ndaydı.
Zülfikârı hızla
kaldırdı.
Ve kâfirin boynuna
şiddetle çaldı!
Müşrikin çelik zırhı
kâğıt gibi yırtıldı.
Başı yerlerde
yuvarlandı.
Kendi de kanlar içinde
yere serildi!
Müslümanlar
sevindiler.
Tekbîr sedâları
yükseldi göklere!
Alî bin Ebî Tâlip de
yara almıştı.
Sonunda yere düştü.
O ara biri geldi
yanına.
Ama tanımıyordu o
geleni.
O kişi, seslendi ki:
“Kalk yâ Alî, saldır
şu kâfirlere!”
O da fırladı hemen.
Canlandı yeniden.
Ve hücûm edip kaçırttı
müşrikleri!
Ancak merak etmişti o
kişiyi.
Zîrâ tanımadığı
birisiydi.
Harpten sonra, bu
olanları Efendimize anlatıp sordu ki:
“O zât kimdi yâ
Resûlallah?”
Efendimiz;
“Cebrâil'di yâ Âli” buyurdular...