Kader, bir ilm-i mütekaddimdir
06/08/2023 Pazar Köşe yazarı O.Ü
Sual: Kader, Allahü tealanın
olacakları önceden bilmesi midir yoksa, kullarına zorla yaptırması mıdır?
Cevap: Kaza
ve kadere inanmak, imanın şartlarındandır. Kaza ve kader, zeki insanların en
çok takıldığı bir bilgidir. Bu takıntılar, kaza ve kaderi iyi anlamamaktan
ileri gelmektedir. Kaderin ne demek olduğu iyi anlaşılsa, hiç kimsenin şüphesi
kalmaz ve imanları da kuvvetli olur.
Âlemlerin yaratanı, yarattığı ve yaratacağı şeylerin hepsini,
ezelden ebede, zerreden Arş'a kadar hepsini, maddeleri, manaları, bir anda ve
bir arada bilir. Her şeyi yaratmadan önce biliyordu. Her şeyin iki türlü
varlığı olur. Biri ilimde varlık, ikincisi, hariçte, maddeli varlıktır. İmam-ı
Gazâlî hazretleri bunu bir misal ile, şöyle anlatmıştır:
“Bir mühendis mimar, yapacağı bir binanın şeklini, her yerini,
önce zihninde tasarlar. Sonra zihnindeki bu resmi, kâğıda çizer. Sonra bu
planı, mimara ve ustalara verir. Bunlar da, bu plana göre, binayı yapar.
Kâğıttaki plan, binanın, ilimdeki varlığı demektir ve zihinde tasavvur edilerek
çizilen şeklidir. Buna, ilmi, zihni, hayali vücut isimleri verilir. Kereste,
taş, tuğla ve harçtan yapılan bina da, hariçteki varlıktır. Mühendis mimarın
zihninde tasavvur ettiği şekil, yani bu şekle olan bilgisi, binaya olan
kaderidir.”
Kaza ve kader bilgisi karışık olduğundan, okuyanlarda, birtakım
yanlış fikirler, evham ve hayaller hasıl olabilir. Bunun için, din büyükleri,
kaza ve kaderi çeşitli şekilde anlatmışlardır. Böylece okuyan ve dinleyenler,
sözlerin gelişine ve şekline göre, tariflerin birinden faydalanabilir ve
şüpheye düşmekten kurtulurlar.
Kader, ileride yaratılacak şeyleri, Allahü teâlânın ezelde bilmesidir.
Allahü teâlâ, her şeyi, kudreti ve ilmi ile yaratıyor. İşte kader, bu ilimdir.
Kader, hiçbir şey yaratılmadan önce, Allahü teâlânın ilim sıfatının mahluklara
olan bağlılığıdır. Kader bir ilm-i mütekaddimdir, cebr-i mü-tehakkim değildir.
Allahü teâlânın sonsuz öncelerden bilmesidir, kullarına zorla yaptırması
değildir.
Ehl-i sünnet vel-cemâat, kadere iman etmiş, kadere inanmak
imanın şartıdır demiştir. Kadere inanmayan, mümin değildir dediler. Kaderin,
iyisi, kötüsü, tatlısı, acısı, hep Allahü teâlâdandır. Çünkü kader, bildiği
şeyleri yaratmak demektir.