Vesvese ihtiyat değildir!
06/09/2024 Cuma Köşe yazarı A.D
Necis olduğu
bilinmeyen şeyleri yememek vesvese olur. Bilmek, ya bizzat görmekle veya
âdil Müslümanların gördük demeleriyle anlaşılır.
Günümüzde
bilhassa yiyecek ve içecekler konusunda çok vesvese edenler oluyor...
Efendim, içinde
haram maddelerin olduğu kesin bilinmedikçe, sakınmak, vesvese, kuruntu ve
zararlı olur, haram olmaz, zanla kesin hüküm verilmez. (Buna haram madde konmuş
olabilir, tedbirli olmak gerekir) demek takva ve ihtiyat değil, vesvesedir.
Vesvese bir hastalıktır ve günahtır. Ben takva sahibiyim, şüphelilerden
kaçıyorum demek, dinimizi iyi bilmemekten kaynaklanan bir vesvesedir.
İmam-ı
Gazali hazretleri buyurdu ki:
Yiyecek
ve içeceklerde şüphe edip yememek, takva değil, vesvesedir. Mesela
dinimiz, (Haram olduğu bilinmeyen şeyleri yiyin) buyuruyor.
(Bilinmese de, haram ve necis şeyler yenmez, mutlaka necis olmayanı yiyin)
demiyor. Böyle emretseydi, her şeyden şüphe eder, hiçbir şey yiyemezdik. Bir
şeyin necis olmadığını tespit etmek genelde imkânsızdır... Mesela fareler unun
içine girip kirletebilirler. Fırıncı bunu bilmediği için veya bile bile
ekmek yapıp bize verebilir. Bu ekmeği yememiz günah olmaz. Onun için dinimiz,
necis ve haram olsa da, (Necis ve haram olduğu bilinmeyenleri yiyebilirsiniz)
buyuruyor.
Resulullah
efendimiz, bir müşrikin, Hazret-i Ömer de, bir Hristiyan’ın kullandığı [belki
de necis olan] testiden abdest almıştır. Eshab-ı kiram, gayrimüslimlerin
verdiği suları içerler, onların sattığı et, peynir gibi gıdaları alırlardı.
Hâlbuki pis, necis olan şeyleri yemek haramdır. Kâfirler ise ekseriya pis olur.
Eshab-ı kiram, bunlara rağmen, necis olduğunu kesin bilmedikleri için, vesvese
etmeyip, bu çeşit gıdaları yerlerdi. (İhya)
İmam-ı
Kastalanî hazretleri buyurdu ki: Peygamber efendimiz, Hayber’de, Eshab-ı
kiramla bir Yahudi’nin zehirli kebabından bir lokma yedikten sonra, (Bu
et, bana zehirli olduğunu söyledi) buyurup başka yemedi ve son
hastalığında;
(Hayber’de
yediğim zehirli etin acısını hâlâ hissediyorum) buyurdu. (Mevahib)
Resulullah
efendimiz, bir müşrik kadının su kabından abdest aldı... Bunlar, araştırmanın
gerekmediğine birer delildir. (Berika)
İmam-ı
Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Kâfirlerle
alışveriş eden Müslümanları pis bilmek, bunların yiyecek ve içeceklerinden
sakınmak, ihtiyat değil, bu hâlden kurtulmak ihtiyattır. (Mektubat
3/22)
Demek
ki; necis olduğu bilinmeyen şeyleri yememek takva değil, vesvese
oluyor. Bilmek, ya bizzat görmekle veya âdil Müslümanların necaset
katıldığını biz gördük demeleriyle anlaşılır. 'Katılıyormuş' demekle haram olmaz. (Eşbah)
Dinimizde, (Bir
şeyin helal olması için delil aranmaz, haram olması için delil aranır)
kaidesi vardır. Necis olduğuna bir delil bulunmazsa, temiz kabul edilir. (Usul-i
Pezdevi)
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki; içinde necaset olduğu
bilinmeyen gıda maddeleri temiz kabul edilir, yenmesi günah olmaz. (Tahrir)