Mekke'nin fethine dâir...
07/01/2020 Salı Köşe yazarı R.A
Peygamber Efendimizin kumandasında, 12 bin kişilik büyük İslâm ordusu;
sekiz sene önce, ayrıldıkları yurtlarına, Mekke-i mükerremeye gitmişlerdi...
Dün bir nebze bahsettiğimiz gibi, 11 Ocak 630 (hicrî 10 Ramazân 08)
târihinde vukû bulan Mekke-i mükerreme’nin fethi münâsebetiyle,
târihte Müslümânların, düşmanlarına bile nasıl müsâmahalı, hoşgörülü
davrandıklarını, onları nasıl affettiklerini, bütün mahlûkata karşı nasıl engin
bir şefkat ve merhamet sâhibi olduklarını belirteceğiz.
Burada, çok kısa bir özet yapacak olursak, Peygamber Efendimizin
kumandasında, Sahâbe-i kirâmdan teşekkül eden, 12 bin kişilik büyük İslâm
ordusu, fetihten sekiz sene önce, ayrıldıkları yurtlarına, Mekke-i
mükerremeye gitmişlerdi. Puthâne hâline çevrilen Kabe-i muazzamayı
putlardan temizlemeye gitmişlerdi. İnâtlarından bir türlü vazgeçmek
istemeyen müşriklere, hak, adâlet ve merhamet göstermeye gitmişlerdi.
Allahü teâlânın dînini yaymaya, oradakilerin de ebedî Cehennem azâbından
kurtulmalarına ve Cennete gitmelerine vesîle olmaya gitmişlerdi.
***
Bilindiği üzere, Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma
Peygamberliği bildirilip insanları şirkten, putlara tapmaktan vazgeçmeye ve
Allahü teâlâya îmân etmeye davete başladığı günden itibâren müşrikler, O’na
karşı çıkmışlardır. Mekkeli müşrikler; sevgili Peygamberimize de, diğer Müslümânlara
da çok şiddetli düşmânlık yapmışlardır.
Peygamber Efendimize ve Eshâbına her türlü işkenceyi revâ görmüşler; bazı
sahâbîlerin boyunlarına ip bağlayıp yerlerde sürüklemişler; ateşe atıp yakmaya
çalışmışlardır. Kızgın kayaları göğüslerine koyup bayılıncaya kadar işkence
yapmışlar; ateşte kızartılmış şişleri vücutlarına sokmuşlar, kızgın demirlerle
bedenlerini dağlamışlardır. Ayaklarından develere bağlayıp ayrı yönlere çekmek
sûretiyle parçaladıkları olmuştur. Üç sene, onları, bir mahalleye aç-susuz hapsedip
bu boykotla her şeyden mahrûm bırakmışlardır. Peygamberimize kaç defa sûikast
yapmak istemişler; hepsinden öte yurtlarından çıkarmışlar; bu yetmiyormuş gibi,
onların hicretinden sonra da, tamâmen ortadan kaldırmak için kaç defa
harp etmişlerdir.
Allahü teâlâ, Müslümânların hicret etmelerine izin verdi. Sayıca az olan
ilk Müslümânlar, müşriklerin hücumları karşısında, îmânlarını korumak
ve yaymak maksadıyla, Mekke-i mükerreme’de mallarını-mülklerini bırakarak,
Medîne-i münevvere’ye hicret etmişlerdir. Ama sekiz yıl sonra güçlü ve
kalabalık bir ordu hâlinde geri dönüp orayı fethetmişlerdir.
Peygamberimizin, Mekkeli müşriklerle biri sulh, diğeri de harp
devri olmak üzere iki şekilde münâsebeti olmuştur. Sulh devrinde
müşriklerin alay, hakâret, işkence, bütün münâsebetleri kesme ve şiddete
başvurma gibi çeşitli safhalarda sürdürdükleri düşmanlık; hicretin
ikinci yılında, Allahü teâlâ tarafından cihâda izin verilmesi üzerine, harp
şekline dönüşmüştür. Şüphe yok ki, “Mekke-i Mükerreme’nin
Fethi”, “İslâm Târihi”nin en önemli kilometre taşlarından biridir.
[İnşallah, öbür hafta da, bu mühim konuya devam edelim.]