Kelâm ilmi hakkında konuşmanın tehlikesi
07/02/2019 Perşembe Köşe yazarı V.T
İhtiyâcından çok kelâm ilmini öğrenmek, görüş ortaya atmak ve münâzara etmek yasak edilmiştir.
Hasen bin Mensûr Fergânî hazretleri Hanefî mezhebi âlimlerindendir. “Kâdı Hân” ismi ile meşhûr oldu. Horasan’da Fergana’da doğdu. 592 (m. 1196)’da vefât etti. “Fetâvâ-i Kâdı Hân” ve “Hâniyye” isminde bir fetvâ kitabı meşhûrdur. Kâdı Hân, “Fetâvâ”sının “Hazar ve İbâha” kısmında diyor ki:
“Kelâm ilmi, dîni akidelerin isbâtı için gerekli delîl ve hüccetlerin bildirilmesi ve şüphelerin giderilmesini anlatan bir ilimdir, ihtiyâcından çok kelâm ilmini öğrenmek, kelâmda görüş ortaya atmak ve münâzara etmek yasak edilmiştir. Zira İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe’nin oğlu Hammâd’dan rivâyet edilir ki. O: Kelâm meseleleri hakkında konuşmaktan, babam beni menederdi. Bunun üzerine babama 'Babacığım, ben sizi kelâmdan konuşurken gördüm. Acaba siz beni niçin bundan menediyorsunuz?' diye sordum. Babam 'Ey yavrum! Biz gerçi kelâmdan konuşurduk. Ama, sanki başımızın üstünde kuş vardı' cevabını verdi. (Yani başına kuş konmuş bir kimsenin, onu uçurmamak için gösterdiği dikkat ve uyanıklığı gösterirdik.)
Yine “Fetâvâ-i Kâdı Hân”da diyor ki: “İslam âlimleri de, geceden niyetli orucunu bir mazeretsiz kasten bozan kimsenin kefaret olarak, varsa bir köle azat etmesini, yoksa peş peşe 60 gün oruç tutmasını, oruç da tutamazsa, 60 fakiri doyurmasını bildirmişlerdir. Oruç kefareti için peş peşe, 60 gün oruç tutar. 60 gün sonra, tutmadığı her gün için, birer gün daha tutar.”
“Namazı cemâatle kılmak ve 'Tumânînet' ile kılmak, rükû’dan sonra 'Kavme' yapmak ve iki secde arasında 'Celse' yapmak Resûlullah efendimiz tarafından bildirilmiştir. Kavmenin ve celsenin farz olduğunu bildiren âlimler vardır. Bu ikisinin vâcib olduğunu, ikisinden birisini unutunca, Secde-i Sehv (yanılma secdesi) yapmak vâcib olduğunu ve bilerek yapmayanın namazı tekrar kılmasını âlimlerimiz bildirmiştir.”
“Birisine her şeyde vekîlimsin dese, yalnız malını korumak için vekîl yapmış olur. Her şeyde vekîlimsin, emrin caizdir dese, bey’ ve şirâ (alışveriş), hîbe (hediye etmek) ve sadaka gibi bütün alışverişte vekîl yapmış olur.”
“Necâset bulaşmış hasır (büyük yaygı), üç defa yıkanır. Başka şeye gerek kalmaz.”
“Nemmâm, yani koğuculuk yapanın, şarkı söyleyenin, tegannî edenin, vakfelere riâyet etmeyenin imamlığı mekrûhtur.”
“Vakfe; Kur’ân-ı kerîm okunurken durulması lâzım gelen yerlerde durmaktır. Vakfe yerlerinde durmayıp, başka yerlerde duran kimse imâm olursa, buna uymak mekrûhtur.”