İmândan sonra en kıymetli ibâdet namâzdır...
07/02/2025 Cuma Köşe yazarı V.T
Allahü teâlânın en çok beğendiği ve tekrâr tekrâr emrettiği şey, beş vakit
namâzdır.
Ebü’l-Fazl Hemedânî hazretleri Şafiî fıkıh ve hadîs
âlimidir. İran’da Hemedân’da doğdu. 433 (m. 1041) yılında Hemedân’da vefât
etti. Temel din bilgilerini öğrendikten sonra, çeşitli şehirlere gidip ilim
tahsil eden Ebü’l-Fadl Hemedânî, fıkıh ilminde Hemedân’ın en ileri gelen âlimi
idi. İnsanların mes’elelerini halleder, fetvâ verirdi. Pekçok talebe
yetiştirdi. Birçok eseri vardır. Bunlardan Şafiî mezhebi fıkıh hükümlerini
ihtivâ eden, “Şerâ’it-ül-ahkâm” adlı kitabı meşhûrdur. Bu eserinde şöyle
nakleder:
Dînimizde, îmândan sonra en kıymetli ibâdet namâzdır.
Namâz dînin direğidir. Namâz ibâdetlerin en üstünüdür. İslâmın ikinci şartıdır.
Arabîde namâza (Salât) denir. Salât, aslında duâ, rahmet ve
istigfar demektir. Namâzda, bu üç manânın hepsi bulunduğu için, salât
denilmiştir.
Allahü teâlânın en çok beğendiği ve tekrâr tekrâr
emrettiği şey, beş vakit namâzdır. Allahü teâlânın, Müslümânlara îmân ettikten
sonra en önemli emri, namâz kılmaktır. Dînimizde ilk emredilen farz da
namâzdır. Kıyâmette de, îmândan sonra ilk soru namâzdan olacakdır. Beş vakit
namâzın hesâbını veren, bütün sıkıntı ve imtihânlardan kurtulup, sonsuz
kurtuluşa kavuşur. Cehennem ateşinden kurtulmak ve Cennete kavuşmak, namâzı
doğru kılmaya bağlıdır. Doğru namâz için önce kusûrsuz bir abdest almalı,
gevşeklik göstermeden namâza başlamalıdır. Namâzdaki her hareketi en iyi
şekilde yapmaya uğraşmalıdır.
İbâdetlerin hepsini kendinde toplayan ve insanı Allahü
teâlâya en çok yaklaştıran hayırlı amel, namâzdır. Sevgili Peygamberimiz
“sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Namâz dînin direğidir. Namâz
kılan kimse, dînini kuvvetlendirir. Namâz kılmayan, elbette dînini
yıkar). Namâzı doğru kılmakla şereflenen bir kimse, çirkin, kötü
şeyler yapmaktan korunmuş olur. Ankebût sûresinin kırkbeşinci âyetinde
meâlen, (Doğru kılınan namâz, insanı pis, çirkin ve yasak işleri
işlemekden korur) buyuruldu.
İnsanı kötülüklerden uzaklaştırmayan
bir namâz, doğru namâz değildir. Görünüşte namâzdır. Bununla beraber, doğrusunu
yapıncaya kadar, görünüşü yapmayı elden bırakmamalıdır. İslâm âlimleri, (Bir
şeyin hepsi yapılamazsa, hepsini de elden kaçırmamalıdır) buyurdu. Sonsuz ihsân
sâhibi olan Rabbimiz, görünüşü hakîkat olarak kabûl edebilir. Böyle bozuk namâz
kılacağına, hiç kılma dememelidir. Böyle bozuk kılacağına doğru kıl demeli,
bozuk olanları düzeltmelidir. Bu inceliği iyi anlamalıdır.
