Kur’ân, Levh-i mahfûza bu gece indirilmiştir
07/04/2020 Salı Köşe yazarı R.A
Kur’ân-ı kerîmin Levh-i mahfûza inişi, Berât gecesinde
olmuş, Peygamber Efendimize gönderilmesi ise Kadir gecesinde
başlamıştır...
Bugün bir nebze, mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı kerimden bahsetmeye
çalışacağız. Ama önce şunu ifâde edelim ki, Cenâb-ı Hak, ezelde hiçbir
şeyi yaratmadan önce, her şeyi takdîr etmiş, dilemiştir. Mübârek
“Berât Gecesi”nde, bunlardan bir yıl içinde olacak her şeyi,
meleklere bildirir. İşte Kur’ân-ı kerîm, Levh-i mahfûza bu
gece indirilmiştir. Bunlar, Duhân sûresinin 1-6. âyet-i kerîmelerinde
bildirilmektedir.
Tefsîrlerde, Kur’ân-ı kerîmin iki türlü nüzûlü (inişi) bildiriliyor: Birincisi
Levh-i mahfûza inişi, diğeri de Peygamber Efendimize gönderilmesi. Birincisi
Berât gecesinde olmuş, ikincisi ise Kadir gecesinde başlamıştır.
“Kur'ân-ı Kerîm”: “Allahü teâlânın, sevgili Peygamberi Muhammed
(aleyhisselâm)a, Cebrâil (aleyhisselâm) vâsıtasıyla, takrîben yirmi üç senede,
Arabca olarak indirdiği, bize kadar, ilk nâzil olduğu şekilde, tevâtürle, yani yalan
söylemeleri mümkün olmayan, üstün vasıflı insanların (başta Sahâbe-i kirâm
olmak üzere) bildirmeleri ile gelen ve Mushaflarda yazılı olup, okunması ile
ibâdet edilen, hiçbir kimsenin bir benzerini getiremediği ve getiremeyeceği son
İlâhî kitaptır.”
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde buyurdu ki (meâlen):
“Kur'ân-ı kerîm için, bu sihirdir, bu ancak bir insan sözüdür, dedi. İşte
bunu söyleyeni, şiddetli bir ateş içinde, Cehennem'e atacağım. Şiddetli ateşin
ne olduğunu sen ne bilirsin? O, (içine girenleri) ne çıkarır, ne
azaptan vazgeçer. İnsanın derisini karartır, yakar. Orada on dokuz (azap yapan
melek) vardır.” (Müddessir, 24-30)
Büyük âlimlerden Abdülhakîm-i Arvâsî (rahimehullah) buyurmuştur ki:
“Kur'an-ı kerîm, Allah kelâmıdır; Muhammed aleyhisselâmın sözü değildir.
Hiçbir insan öyle düzgün bir söz söyleyemez. Kur'ân-ı kerîmde bildirilenlerin
hepsine “İslâmiyet” denir. Hepsine inanan insana “Mümin” ve “Müslümân” denir.
Birini bile beğenmemeye îmânsızlık, yâni “küfür” denir.”
Şimdi burada, üç tane insâflı Batılının, Kur’ân-ı kerîm hakkındaki
sözlerini nakletmekte fayda görüyoruz:
“Ben şehâdet ederim ki, modern ilmin, on dört asır geriden
tâkip ettiği Kur'ân, Allah kelâmıdır.” (Kaptan Dr. Cousteau)
“Kur'ân'ın içinde pekçok tekrârlar vardır. Onu okuduğumuz zaman, bu
tekrârlar bizi usandıracak sanılıyor, fakat biraz sonra bu kitap, bizi
kendisine çekiyor. Bizi hayrânlığa ve sonunda büyük saygıya götürüyor.” (Goethe)
“İslâm dîninin kaynağı olan Kur'ân'da, cihân medeniyetinin dayandığı bütün
temeller bulunmaktadır. O kadar ki, bugün bizim uygarlığımızın, Kur'ân'ın
bildirdiği temel kâideler üzerine kurulduğunu kabûl etmemiz gerekir.” (Gaston
Karl)