Ramazân ayında oruç tutmanın önemi

07/05/2019 Salı Köşe yazarı R.A

“Bir kimse, Ramazân ayında oruç tutmayı farz (vazîfe) bilir ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları affolur.”

 

İslâmın 5 şartından dördüncüsümübârek Ramazân ayında, âkıl (akıllı), bâliğ (bülûğa ermiş, ergenlik çağına gelmiş), erkek ve kadın her Müslümânın her gün oruç tutmasıdır.

Peygamber Efendimiz (aleyhis-salâtü ves-selâm), Sahîh-i Buhârî’de zikredilen bir hadîs-i şerifinde şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse, Ramazân ayında oruç tutmayı farz (vazîfe) bilir ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları affolur.” Bu hadîs-i şerîften anlaşılıyor ki, orucun müjdelenen faydalarına kavuşabilmek için, bu ibâdetin, orucun Allah’ın emri olduğuna inanmak ve sevap beklemek lâzımdır. Oruç tutmanın güç olmasından şikâyet etmemelidir. Hattâ oruç tutmayanlar arasında güçlükle oruç tutmayı fırsat ve ganîmet bilmelidir.

Sevgili Peygamberimiz, mübârek Ramazân-ı şerîf ayı hakkında, bir hadîs-i şerîflerinde “... Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası af ve mağfiret ve sonu da Cehennemden âzâd olmaktır...”, diğer bir hadîs-i şerîflerinde ise,  “Ramazân ayı gelince, Cennet (diğer bir rivâyette rahmet) kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytânlar bağlanır (diğer bir rivâyette ise, şeytânların azılıları zincirlere vurulurlar)” buyurmuşlardır.

“Ramazân” kelimesi, “yanmak” demektir. Çünkü, bu ayda oruç tutan ve tevbe edenlerin günâhları yanar, yok olur.

İslâm âlimlerinin büyüklerinden olan İmâm-ı Rabbânî’nin de buyurduğu gibi, "... Ramazan-ı şerîf ayında nâfile olarak kılınan namaz, yapılan zikir, verilen sadaka ve bütün nâfile ibâdetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlara verilen sevap gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir...” Bu, ne büyük bir ihsân-ı İlâhîdir...

Bildiğimiz gibi, İslâmın beş şartından biri, mübârek Ramazân ayında, her gün oruç tutmaktır. Ramazân-ı şerîfte, oruç tutmak çok sevaptır. Özürsüz oruç tutmamak büyük günâhtır. Bir hadîs-i şerîfte, “Ramazân ayında, özürsüz olarak, bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazândaki o bir günkü sevâba kavuşamaz” (Tirmizî) buyuruldu. Ama dînî bir mazeret varsa, oruç tutmamak günâh olmaz. Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur. Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve harâmlardan kaçınması gerekir. Bunların da oruçları kabul olur ve îmânları olduğu anlaşılır. 

Peygamber Efendimiz, Ramazân-ı şerîfin fazîleti ve bu ayda tutulması gereken oruç hakkında yine buyurmuştur ki:

“Ramazân ayı mübârek bir aydır. Allahü teâlâ, size Ramazân orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytânlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin (Kadir gecesinin) hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.” [Nesâî]