Şeyhülislâm'ın matbaa fetvası
07/08/2022 Pazar Köşe yazarı S.K
“Faydalı kitapların
ucuz elde edilmelerine ve her yere yayılmalarına sebep olacağı için, matbaa
yapılması câiz ve güzel görülmüştür.”
Müslüman âlimlerin
hizmetleri -4-
Fen, (mahlûkları,
hâdiseleri görmek, inceleyip anlamak ve deneyip benzerini yapmak) demektir ki,
bu üçünü de, Kur’ân-ı kerîm emretmektedir. Fen bilgilerine, sanata ve en modern
harp silâhlarını yapmaya uğraşmak, farz-ı kifâyedir. Düşmanlardan daha çok çalışmamızı
dinimiz emretmektedir. İslamiyet, fenni, tecrübeyi, müspet çalışmayı emreden
dinamik bir dindir. Avrupalılar, fen bilgilerinin çoğunu ve hepsinin temelini
İslâm kitaplarından aldılar...
İslam medreselerinde
fen dersleri vardı. Endülüs medreseleri bu hususta bütün dünyaya rehber
olmuştu. Bugün, aklı başında olan herkes, maddî ilim ile fennin evvelâ
Müslümanlar tarafından kurulduğunu kabul etmektedir. Batılı ilim adamları da,
bunu tasdik etmektedirler.
İslâm ülkelerine
sızarak ve Müslüman görünerek, sözlerini dinletmek imkânını bulan bazı İslâm
düşmanları, fennin yeni buluş ve imkânlarını, yaptıkları yeni silâhları anlatıp
(Bunlar gâvur icadıdır) diyerek, cahilleri aldattılar...
Yine bu İslam
düşmanları, gençleri İslamdan ve İslam âlimlerinden soğutmak için (Avrupa'da
matbaa yapılırken, kitaplar basılırken bizdeki gericiler, matbaa gavur
icadıdır, diyerek yaptırmadılar. Yıllarca geri kalmamıza sebep oldular)
dediler...
Matbaacılığın Osmanlı
idaresi altında bulunan İslâm memleketlerine Avrupa’dan ancak 200 sene sonra
gelmesini, (İslâm dini matbaa ile kitap basmayı meneder) tarzında izah etmeye
kalkanlar tamamıyla yanılmaktadırlar. Matbaacılığın Türkiye’ye gelmesinin
gecikmesine, kitaplar basılırsa işsiz kalacaklarından korkan kitap
müstensihleri, yani para karşılığında kitap yazanlar sebep olmuştur. Bunlar,
matbaanın Türkiye’ye gelmemesi için türlü propagandalar yapmışlar, divitlerini
bir tabuta koyarak, Bâb-ı âliye kadar yürümüşlerdir. Hattâ bunlar bazı
kimselerin (Matbaacılık İslamiyet’e aykırıdır) tarzında konuşmalarını
sağlamışlardır. Bu kimselerin İslamiyet’i şahsî menfaatlerine âlet etmek
istediklerini gören Osmanlı Padişahı, Sultan Üçüncü Ahmed Hân, sadrazamı
Damat İbrahim Paşa’nın da yardımı ile bu işi kökünden halletmek için,
İslam dininin en büyük reisi olan Şeyhülislâmdan matbaacılık hakkında bir fetva
talep etmiştir.
O zamanki Şeyhülislâm
Abdullah Efendi tarafından verilen fetva, (Behcet-ül-fetâvâ'da) fetva kitabının
262. sayfasında şöyle yazılıdır: (İlim, fen ve ahlâk kitaplarını, matbaada
kalıba alarak, az zamanda ve kolaylıkla çok kitap basmak, faydalı kitapların
ucuz elde edilmelerine ve her yere yayılmalarına sebep olacağı için, matbaa
yapılmasının câiz ve güzel olduğunu bildirir fetva verildi.)
Bu fetva, matbaacılık hakkında çıkarılan (İslamiyet’e aykırıdır) iddiasının ne kadar yanlış olduğunu göstermeye yeter.