Nefis, hîleler yapan, dalavereci bir rakiptir!
07/10/2022 Cuma Köşe yazarı V.T
"Bir kimse nefsin
kötü isteklerinden korunmazsa murâd atını, ilâhî yoldaki arzu ve isteğini
kaybetmiştir."
Hamza İsferâyinî
hazretleri evliyânın büyüklerinden ve fıkıh âlimlerindendir. 1380 (H.782)
yılında Maverâünnehr'de İsferâyin kasabasında doğdu. Küçük yaştan îtibâren ilim
sâhipleri ve gönül sultanları ile berâber oldu. Şeyh Muhyiddîn hazretlerine
intisab ederek yüksek derecelere ulaştı. 1462 (H.866) yılında vefât etti.
Timûr Hanın torunlarından Sultanzâde Muhammed bin Baysungur, Irak'a gideceği
vakit şeyhin ziyâretine geldi. Şeyh ona adâlet ve merhâmet hakkında pek çok
nasihatlerde bulundu. Sohbet esnâsında şehzâdenin kalbinde şeyhe karşı büyük
bir muhabbet hâsıl oldu. Şeyhin önüne bir kese altın bıraktı. Şeyh bunu kabûl
etmedi ve şu beyti okudu:
"Altını dağıtmak,
onu hiç almamaktan daha iyi ve hayırlı değildir." Sultanzâde
bundan sonra şeyhe daha çok bağlandı...
Hamza İsferâyinî
hazretleri, Azerî mahlasıyla yazdığı kasîdelerini toplamış olduğu dîvânındaki
şiirlerinden bâzıları şu mânâdadır:
"Ben sana
hikmetten bir nükte öğreteyim. Sen bunu yaparsan iki âlemde büyük adam olursun.
Tarîkat libasını giydiğin vakit zilletten müteessir olma. İzzet ile övün."
"Yaygı gibi
yayılmış olan bu yeryüzünün durumunu gözünün önüne al. Bunu tıpkı siyâh, beyaz
hânelere ayrılmış bir satranç tahtası gibi farz et. Birbiri karşısına konulmuş
siyah ve beyaz hâneler ayniyle gece ve gündüzün aydın ve karanlık saatlerine
benzer. Burada akıl ve nefis birer mühendis ve hokkabaz ve yekdiğerini yenmek
isteyen iki satranç ustasıdır. Aklını başına al; nefis, hîleler yapan,
dalavereci bir rakîptir... Bir kimse nefsin kötü isteklerinden korunmazsa murâd
atını, ilâhî yoldaki arzu ve isteğini kaybetmiştir. Zaman herkesle bir türlü
oyun oynar. Onun oyunundan sakının."
"Hikmet hazînesinin anahtarı bizim elimize geçtiği zamandan beri hırs gözüne kanâat sürmesini sürdük. Ey gönül bu dünyâ olayları ayarı düşük bir pazardır. Biz bunu birçok kere himmet terâzisiyle tarttık. Ancak korkarım ki, bizim tâat ve ibâdet sayfalarını yok saydığımız gibi, yarın tevfik sayfamızı da yok saymasınlar. Bugün ayrılıktan çektiğimiz azâbın yanında yarın haşr gününde çekeceğimiz azâbın gözümüzün önünde hiç ehemmiyeti yoktur. Vatanın ve yâr ile bulunmanın kadri kıymeti nedir? Bunu bizden sor. Çünkü biz gurbet mihneti nedir; bunu çekmişiz, ne acı olduğunu biliriz."