Her nefese iki şükür lâzımdır!
07/11/2023 Salı Köşe yazarı V.T
Mehmed Emîn Tokâdî hazretleri İstanbul evliyâsının
büyüklerindendir. 1664 (H.1075) târihinde Tokat'ta doğdu. Kabr-i şerîfi,
Unkapanı'na inen cadde ile Zeyrek Yokuşu'nun kesiştiği tepe üzerinde, Soğukkuyu
Pîrî Paşa Medresesi kabristanındadır. Kendisini vesîle ederek, kabri başında
yapılan duâ müstecâbdır, makbûldür... İlim tahsîline memleketinde
başlayıp, sonra İstanbul'a geldi. Şeyhülislâm Mirzâzâde Muhammed Efendi'den
ders alıp, ilim öğrendi. Sonra Mekke'de bulunan ve Muhammed Ma'sûm
hazretlerinin yetiştirdiği mürşid-i kâmillerden olan Ahmed Yekdest Cüryânî
hazretlerinin sohbetlerinde yetişip, tasavvufta yüksek derecelere ulaştıktan sonra
İstanbul'a döndü. Burada çok talebe yetiştirdi. İçlerinde devlet adamları ve
kumandanlar da bulunuyordu. Sadrazam Yeğen Mehmed Paşa da bunlardandı. Mehmed
Emîn Tokâdî hazretleri 1745 (H.1158) târihinde İstanbul'da vefât etti.
Mehmed Emîn Efendi, talebelerinden birine yazdığı bir mektupta
şöyle buyurdu:
"Allahü teâlâya hamd, kendisinden sonra peygamber
gelmeyecek olan şefâatçimiz Muhammed (sallallahü aleyhi ve
selleme) âline (akrabâlarına), Eshâbına (arkadaşlarına), bütün nebî
ve resûllere salât, hayır duâlar olsun... Allahü teâlâdan günahlarımın affını
ve beni bağışlamasını dilerim. Allah'ım! Beni bağışla. Allahü teâlâ
günahlarımızın şefâatçisi Muhammed sallallahü aleyhi ve selleme, O'nun
temiz âline ve eshâbına, bütün nebîlere ve resûllere, onların âl ve eshâbına
salât, hayır duâlar olsun. Allahü teâlâ, Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem
efendimizin bütün eshâbından, dört müctehid imâmdan, şehîdlerden, sâlihlerden,
evliyâdan, takvâ sâhiplerinden, zikredenlerden, büyüklerimizden ve bütün bu
yolda bulunanlardan râzı olsun...
Bu âleme niçin gelindiğini, asıl maksadın Allahü teâlâya kulluk
olduğunu bilmelidir. Can bedende iken mârifetullahı isteyip, dünyâ ve âhiret
saâdetine mazhar olmalıdır. Dünyâ dostu, mal dostu, güzellik dostu ve diğer
şeylerin dostu çoktur... Allah dostu, İksir-i âzam (her derde devâ) gibi nâdir
bulunan çok kıymetli bir şeydir...
Bir nefeste iki nîmet vardır. Bunun için her nefese iki şükür
lâzımdır. Yirmi dört saatte, her saate bin nefes ve her nefese iki şükür olmak
üzere kırk sekiz bin şükür olur. Bir insan bütün işlerini bıraksa, şükür,
şükür, diyerek Allahü teâlâya hamd ve şükretse yine şükrün hakkını edâ edemez.
Mâlûm oldu ki, Allahü teâlâya şükrün binde birini edâ edemez."