Dinimizi doğru olarak fıkıh kitaplarından öğrenmeliyiz
07/12/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Dört mezhebin itikâdı birbirinin aynıdır. Dört mezhebden birinin îmân ve
fıkıh bilgilerine tâbi olan uyan bir Müslümana "Ehl-i
sünnet" veya "Sünnî" denir.
İbâdetlerini, itikâdını belli bir mezhebe göre yapmayan bir
kimsenin îmânını muhafaza etmesi çok zordur. Uçurumun hemen kenarındaki
insan gibidir. En ufak bir rüzgârla kendini uçurumun dibinde bulur. Çünkü,
kişinin kendi başına dinin bütün emir ve yasaklarını Kur'ân-ı kerîmden
çıkarması mümkün değildir. Bunun için âkıl ve bâlig olan Müslüman
evlâdının, önce "Kelime-i şehâdet" söylemesi ve
bunun manasını öğrenip, inanması lâzımdır. Sonra da Ehl-i sünnet âlimlerinin
kitaplarında yazılı olan itikâd, yâni imân edilmesi lâzım olan bilgileri
öğrenip, bunlara inanması lâzımdır. Sonra da, Ehl-i sünnetin dört
mezhebinden birinin kitaplarında yazılı olan fıkıh bilgilerini, yâni İslâmın
beş şartını ve helâl, harâm olan şeyleri öğrenmesi, bunlara inanması ve uygun
yaşaması lâzımdır. Bunları öğrenmek ve uymak lâzım olduğuna inanmayan,
önem vermeyen "mürted" olur. Yâni Kelime-i şehâdet
getirerek Müslüman olduktan sonra, tekrar kâfir olur.
Dört mezhebin itikâdı birbirinin aynıdır. Dört mezhebden birinin îmân ve
fıkıh bilgilerine tâbi olan uyan bir Müslümana "Ehl-i
sünnet" veya "Sünnî" denir. (Bu dört
mezhep, Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli’dir. Bu zamanda bu dört hak mezhepten
birine tâbi olmayan, bidat sahibi olur.) [Dürr-ül-muhtar hâşiyesi Zebayıh
kısmı]
Dört mezhebin, Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmiş
olan emir ve yasaklara uymakta, zaten hiç ayrılıkları yoktur. Yalnız, açıkça
bildirilmeyenleri anlamakta ayrılmışlardır. Bu ayrılıklar ise, Allahü
teâlânın Müslümanlara rahmetidir. Sağlıkları, çalıştıkları ve yaşadıkları
yerler başka başka olan insanlara hangi mezhebe uymak kolay gelirse, onun "Fıkıh" kitaplarına
göre ibâdet ederler.
Tek bir mezheb olsaydı, herkes buna uymaya mecbur olurdu. Bu da, çok
kimseye güç gelirdi. Hattâ imkânsız olurdu. Dört mezhebin herhangi birine uyan
Müslümanlar, birbirlerini kardeş bilirler. Bunların tarih boyunca, dövüştükleri
hiç görülmemiştir. Mezhebcilik yapmazlar. Yani diğer üç mezhebi kötülemezler...
***
Mezhep imamlarımız, (Âlimlerden sorup öğrenin) mealindeki
âyet-i kerime mucibince, Kur’ân-ı kerimin manasını, Tâbiinden ve Eshab-ı
kiramdan öğrenerek, kitaplarına yazmışlardır. Diğer âlimlerimiz de, bunların
kitaplarından, tefsirden, hadisten anladıklarını, bizim gibilere açık, kolay
öğretmek için, binlerce fıkıh ve ilmihal kitabı hazırlamışlardır. O hâlde,
biz de dinimizi doğru olarak Ehl-i sünnet âlimlerinin söz birliği ile
kabul ettikleri bu fıkıh kitaplarından öğrenmemiz
gerekmektedir. (İslam Ahlakı)