"Ey nefsinin kurtuluşunu isteyen kimse!.."
08/02/2024 Perşembe Köşe yazarı V.T
"Sana ilk önce; ayıp ve kusûrlarını gösterecek bir üstâd, hoca
lâzımdır."
Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1165
(H.560) senesinde Endülüs'teki (İspanya) Mürsiyye’de (Murcia) doğdu. Burada ve
İşbiliyye'de (Sevilla) tahsil yaptıktan sonra Tunus, Fas, Mısır ve Mekke-i
mükerremede İbn-i Asâkir gibi büyük âlimlerden ilim öğrendi. Tefsîr, hadîs,
fıkıh, kırâat gibi ilimlerde büyük âlim oldu. Tasavvufta, Ebû Midyen Magribî,
Yûnus bin Yahyâ ve Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin rûhâniyetinden
feyiz aldı, yüksek derecelere kavuşup, meşhûr oldu. Mekke'de bulunduğu
sırada Fütûhât-ı Mekkiyye adlı eserini yazdı. Konya'da bir
müddet kaldıktan sonra Sivas'a, oradan da Malatya'ya gitti. 1230 senesinde
Şam'a giderek oraya yerleşti. 1240 (H.638) senesinde Şam'da vefât etti.
Muhyiddîn-i Arabî hazretleri kendinden nasîhat isteyen bir kimseye buyurdu
ki: "Ey nefsinin kurtuluşunu isteyen kimse! Her şeyden önce sana ilk
önce; ayıp ve kusûrlarını gösterecek, seni nefsine itâattan kurtaracak bir
üstâd, hoca lâzımdır. O zâtı bulduğun zaman, huzûrunda, yıkayıcının elindeki
meyyit, ölü gibi ol. Çünkü meyyit, yıkayıcının irâdesine göre hareket eder.
Yıkayıcı onu istediği tarafa çevirir. Meyyit, yıkayıcıya aslâ îtirâz etmez.
Sakın hatırına o zâta karşı îtirâz gelmesin. Hâlini ondan gizleme ve onun
yerine oturma. Elbisesini giyme. Onun huzûrunda, kölenin, efendisinin huzûrunda
oturuşu gibi otur. Sana emrettiği şeyi yap. Sana emrettiği şeyi iyice anla ve
iyi öğrenmeden o işin peşinde koşma. Ona bir rüyânı veya başka bir hâlini arz
ettiğin zaman, ona cevâbını sorma, ona düşman olandan Allah için uzak dur. O
düşman ile berâber olma. Arkadaşlık etme. Hocanı seveni sev ve ona yardımcı ol.
O zâta, hiçbir işinde îtiraz etme. Bunu niçin böyle yaptın? deme. Sana ne iş
vermişse yap. Oturduğunda onun senin oturuşundan haberdâr olduğunu unutma. Edebi
aslâ terk etme. Yolda giderken onun önünde yürüme. Devamlı ona bakma. Çünkü
böyle yapmak, hayâyı azaltır, ona karşı hürmeti kalbden çıkarır. Ona olan
sevgini, onun emirlerine uyup, yasak ettiklerinden sakınmak sûretiyle göster.
O zâta yemek ve yiyecek takdîm ettiğin zaman, diğer lâzım olan şeyler ile
berâber önüne bırak, kapının yanında edeble dur. Eğer sana seslenirse cevap
ver. Yoksa yemeğini yiyinceye kadar bekle. Yemeğini yiyip sana sofrayı
kaldırmanı söylediği zaman hemen kaldır. Sofrada bir şeyler kalıp, senin yemeni
emrettiği zaman, îtiraz etmeden ye. Başkasına verme."