En kötü hastalık, düşük ahlaktır!..
08/03/2024 Cuma Köşe yazarı V.T
“Güzel ahlâk, çirkin ve beğenilmeyen şeyi terk etmek, övülecek bir
şeydir..."
Necîbüddîn Mütevekkil hazretleri Hindistan ulemâ ve evliyâsının
büyüklerindendir. Ferîdüddîn-i Şeker-Genc hazretlerinin kardeşi ve halîfesi
idi. On üçüncü asrın son yarısında Delhî'de vefât etti.
Bir bayram günü, dervişler onun evinde toplandılar. O gün evinde hiçbir
şeyi yoktu. Dama çıkıp, ibâdetle meşgûl oldu. Kalbi ile de; "Böyle bayram
günü geçiyor, çocuklarımın yemeği yok. Misâfirler geliyor, bir ikrâm görmeden
geri dönüyor" dedi. Bu arada ihtiyâr birinin dama çıktığını ve şu beyti
okuduğunu gördü: "Kalbime dedim, gönlüm, sen Hızır'ı gördün
mü?/Cevap geldi ki, eğer görünürse görürüm." O kimse bir yemek
sofrası getirdi ve; "Senin tevekkül davulunun sesi, Arş'tan duyuluyor, senin
kalbin ise, yiyecek sıkıntısından bahsediyor" dedi. Necîbüddîn;
"Allah biliyor ki, kendim için değil, misâfirlerim için yüzümü döndüm ve
söyledim" dedi. O gelen, Hızır aleyhisselâmdan başkası değildi.
Şeyh Nizâmüddîn Evliyâ buyuruyor ki: "Şeyh Ferîdüddîn'in huzûruna
kavuşmadan önce bir gün Şeyh Necîbüddîn'in huzûrundaydım. Kalktım ve; 'Bir
Fâtiha ile İhlâs okuyun ki, ben buranın kadısı olayım' dedim. Şeyh
Necîbüddîn gözlerini yumdu. Sesimi duymadığını zannettim. Tekrâr aynı cümleyi
söyledim. Bu defâ tebessüm etti ve; 'Sen kâdı olma, başka şey
ol' buyurdu."
Daha sonra Nizâmüddîn Evliyâ, Ferîdüddîn Şeker Genc'in talebesi ve zamânın
en büyük evliyâsından oldu.
Buyurdu ki: Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen “Ey imân
edenler! Sadakalarınızı, insanlara gösteriş için malını harcayan; Allaha,âhıret
gününe inanmayan kimse gibi, başa kakmak ve eziyet sûretiyle boşa çıkarmayın.
Çünkü onun bu gösterişinin hâli, üzerinde az bir toprak bulunan bir kayanın
hâline benzer ki, ona şiddetli bir yağmur isâbet edince, üzerindeki toprağı
temizleyip, kendisini katı bir taş hâlinde bırakır. Onlar (gösteriş için
amel edenler) yaptıkları şeyden hiçbir sevap kazanamazlar. Allahü
teâlâ kâfirler topluluğuna hidâyet etmez” buyurmaktadır. (Bekâra-264)
“Size, sıkıntısı ve zorluğu olmayan, övülecek bir şey söyleyeyim mi? Güzel
ahlâk, çirkin ve beğenilmeyen şeyi terk etmek. En kötü hastalık da; alçak ve
düşük ahlak, çirkin sözleri söylemektir.”
“Bizim bulunduğumuz yerde kadınlardan, yiyecek ve içeceklerden
konuşmayınız. Çünkü, en kızdığım kimse, avret yerlerinden, karnından ve
midesinden anlatandır.”