"On bir ayın sultanı"na kavuşmak üzereyiz...
08/04/2021 Perşembe Köşe yazarı S.A
M. SAİD ARVAS HOCA’NIN ARŞİVİNDEN...
Ramazan ayı, manevi ticaret mevsimidir. Mevsiminde yapılan ticaretin kârı
bir başkadır; daha çok kazandırır...
"On bir ayın sultanı"na kavuşmaya günler kaldı... Ramazan
ayı gelince Sevgili Peygamberimiz (aleyhisselâm) şöyle buyururdu:
(Ramazan geldi. Bu ayda Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır,
şeytanlar bağlanır. Yazıklar olsun o adama ki; bu aya kavuşur, fakat Rabbimizin
rahmetinin sağanak sağanak yağdığı bu ayda mağfirete kavuşamaz. Bu ayda
kavuşamadıysa ne zaman kavuşacak?)
Oruç ibadeti, yalnız bu ümmete değil, diğer ümmetlere de farz kılınmıştı. Fakat
onların orucu başka günlerde ve başka aylarda idi. Bize ise ramazan ayında farz
kılındı. Kur'ân-ı kerîmin nazil olduğu, içinde bin aydan daha kıymetli Kadir
Gecesinin bulunduğu ramazan ayının tercih edilmesi, nimet üstüne nimet oldu
bizim için...
Ramazan ayı, manevi ticaret mevsimidir. Mevsiminde yapılan ticaretin kârı
bir başkadır; daha çok kazandırır. Hasat zamanında mahsul almazsanız, daha
sonra alacağınızdan iyi bir netice elde edemezsiniz.
Bu ayda bizlere çok müjdeler var. Hadîs-i şerîfte buyuruluyor ki:
(Ramazan ayını, oruç tutarak, ibadetlerle, haramlardan sakınarak,
mükafatını Rabbinden bekleyerek geçiren mü'minin bütün günahları affedilir.
Annesinden yeni doğmuş gibi günahsız olur.)
Orucun diğer ibadetlerden farkı, onda gösteriş yoktur. O, kul ile Rabbi
arasındadır, başkalarının haberi bile olmaz.
Meselâ; namaz kıldığımız zaman, bizim namazımızı beğensinler, takdir
etsinler diye içimizden geçirebiliriz. Zekât verirken de aynı şeyleri
düşünebiliriz. Hac, zaten topluca yapılan bir ibadettir, gizlenemez.
Oruç, gizli bir ibadettir, kimse fark edemez, ondan ancak Yaratıcımızın
haberi olur.
Bunun içindir ki, Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"Âdemoğlunun bütün amelleri kendisi içindir, oruç hariç. O, benim
içindir. Yemesini içmesini, nefsâni arzularını benim için terk ediyor, onun
karşılığını da ben vereceğim."
Gösterişten, riyâdan uzak, Allah için yapılan ibadetler çok kıymetlidir.
Nefse en zor gelen şey, ihlasla yapılan ibadetlerdir. Çünkü onda nefsin hiç
payı yoktur.
Hanım evliyâlardan Rabia-i Adviyye hazretleri bir münâcatında diyor ki:
"Ey Rabbim! Senin rızanı kazanabilseydim, bana kâfi idi. Başkaları razı
olmuş, olmamış, beğenmiş, beğenmemiş hiç kıymet ifade etmez. Çünkü toprağın
üzerinde ne varsa toprak olmaya mahkûmdur..."
Doğrusu da bu değil mi?..