"Çimen, hiç gül olabilir mi?"
08/05/2022 Pazar Köşe yazarı A.U
Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin
sevdiklerinden Tâhir Efendi anlatıyor:
Bir gün Efendi’ye
gittim.
Yolda kendi kendime;
“Biz ne kadar uğraşsak
da tasavvufta yükselemeyiz. Efendi'ye ricâ edeyim. Bize bir teveccüh etsin de
yüksek derecelere yükseltsin” dedim.
Bu düşünceyle vardım
huzûra.
Manolya ağacı vardı
bahçede.
Çimenler büyümüştü.
Güller de açmıştı.
Efendi, manolyayı gösterip
sordu:
“Tahir, şu ne
ağacıdır?”
“Manolyadır efendim.”
“Bu nedir?”
“Gül efendim.”
“Peki, şunlar nedir?”
“Çimendir efendim.”
“Tâhir, bunların
toprağı, suyu ve havası aynı da, boyları neden farklı acabâ, hiç düşündün mü?”
Ben sükût ettim.
O sordu yine:
“Şu çimene daha çok
su, gübre ve ilâç verseler gül olur mu?”
“Olmaz efendim” dedim.
“Peki şu güle de çok
su ve gübre verseler, manolya olur mu?”
“Olmaz elbette.”
“Demek ki bu
farklılık, her birinin kendi istidâtlarından geliyor.”
“İstidât” kelimesinden anladım
meseleyi.
Mahcup olmuştum!
“Bağışlayın efendim” dedim...