Hocası için kendini feda eden talebe!
08/07/2023 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Mevlânâ Nûreddîn, hocası Hâce
Ubeydullah-ı Ahrâr için kendini fedâ edenlerdendir...
Mevlânâ Nûreddîn Taşkendî hazretleri evliyânın büyüklerinden
olup, Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin talebelerindendir. On beşinci asırda
Türkistan’da Taşkent’te yaşamıştır. Mevlânâ Nûreddîn, hocası Hâce Ubeydullah-ı
Ahrâr için kendini fedâ edenlerdendir. Bir salgında Hâce Ubeydullah tâûn
hastalığına yakalandı. Mevlânâ Nûreddîn, hocasının huzûruna varıp, tam bir
yalvarma ve yakarışla; "Efendim ne olur bana izin verin. Sizin
hastalığınız bana geçsin. Sizin hastalığınızı ben taşıyayım. Çünkü benim
varlığım olsa da olur, olmasa da olur. Sizin vücûdunuz lâzım. Hak teâlânın
sizin yüzünüzden nice nice faydalar yaratması umulur" deyince, Hâce
Ubeydullah; "Sen çok gençsin. Henüz âlemi görmemişsin ve kendin için nice
ümitlerin ve gönlünde nice arzuların vardır" buyurdu. Mevlânâ Nûreddîn
ağlayarak; "Efendim! Benim bundan başka bir arzum yoktur. Kendimi size
fedâ ettim" dedi.
Hâce Ubeydullah onun bu isteğini kabûl edip, izin verdi. Mevlânâ
Nûreddîn hocasının hastalık yükünü üzerine aldı. Hâce Ubeydullah iyi olup ayağa
kalktı ve talebeleri ile meşgûl olmaya devâm etti. Mevlânâ Nûreddîn hastalıktan
yatağa düştü ve birkaç gün sonra vefât etti...
Bir gün Hâce Ubeydullah kabristandan geçerken, Mevlânâ Nûreddîn, mezar
içerisinde hocasından tarafa döndü. Hâce Ubeydullah; "Hey Nûreddîn! Dönme,
sağına yat ve rahat ol" buyurdu. Bunun üzerine Mevlânâ Nûreddîn kıbleye
dönüp yattı. Bu hâdiseyi orada bulunan ve kalp gözü açık talebelerin hepsi
gördü. Sohbetlerinde buyurdu ki:
“Mahrûm ettikten sonra vermek, verdikten sonra mahrûm etmekten
daha güzeldir.”
“Zaman, bedenleri yıpratır, emelleri yeniler, eceli
yakınlaştırır, dilekleri uzaklaştırır.”
“Akıllı, sustuğu vakit tefekkür, konuştuğu vakit zikir eder,
baktığı vakit de ibret alır.”
“Doğruluk, sevimli olanlarda zînet, üzüntülü olanlarda
meta’dır.”
“Büyük ihsân, dostunun hatâsını doğruya çevirir, düşmanın
doğruluğunu da hatâya çevirir.”
“Câhil kusûrunu anlamaz, yapılan nasihati kabûl etmez.”
"Hakk'ı seven kişi dâimâ Hakk'ı söyler, sonunda âriflerden
olup, Hakk'ın lütuf ve ihsânına kavuşur."
"Aba giyinmiş birini görünce küçültücü bir nazarla bakma.
Kibirle arkadaşlık eden sonunda kahredilmişler safında yer alır."
"Sen dünyâya gönül verme, aşk denizine dalarak lezzete
kavuş. Hakk'ı tanımayanın, O'ndan uzak olacağını bil."