Allahü tealanın nimetlerine kâmil manada şükretmeli...
08/09/2020 Salı Köşe yazarı R.A
“İki [büyük] nimet vardır ki, insanların çoğu bunlarda hep
aldanırlar. Bunlar: Sağlık ve boş vakittir.”
Allahü teâlâ, insanlara muhtaç oldukları her türlü nimeti
lütfetmiştir. Akıl, vücut uzuvları, eşler, çocuklar, hava, su,
kâinâttaki her şey, insanların hizmetine verilmiştir. Cenâb-ı Hakk,
Kur’ân-ı hakîminde, bu nimetlerin sayılamayacak kadar çok olduğunu beyân
buyurmaktadır:
“O, size, istediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın nimet[ler]ini sayacak
olsanız, sayamazsınız. Doğrusu insan çok zâlim, çok nankördür!” [İbrâhîm,
34]
Burada mühim olan, Allahü teâlânın bizlere verdiği nimetleri yerli yerinde
kullanabilmemizdir. Allahü teâlânın bizlere ihsân buyurduğu sonsuz nimetlerine
şükretmeli; O’nun dînine hizmet ve kullarına yardımda kullanmalıyız. İlmi
olan ilminden, makâmı olan makâmından, mâlı olan da mâlından diğer insanları
faydalandırmalıdır.
Büyük âlim ve velîlerden İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi
aleyh) “Vakitleri çok kıymetli ganîmet bilmelidir” buyurmuştur... Şüphe
yok ki, günümüz şartlarında takrîbî 70-80 senelik bir insan ömrü içerisinde, 1
sene çok mühim bir zamân dilimidir. Çünkü bir “Gün”: 24 sâat, 1.440
dakîka, 86.400 sâniyedir. Bir mîlâdî yıl da: 4 mevsim, 12 ay, 52 hafta, 365 gün
ve 8.760 sâat [yani 525.600 dakîka]dır. Bilindiği gibi zaman
artırılamayan, başka bir vakte taşınamayan, ödünç alınamayan, durdurulamayan ve
kendi mecrâsında akıp giden bir unsurdur.
Sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurmuştur ki:
“İki [büyük] nimet vardır ki, insanların çoğu bunlarda hep aldanırlar.
Bunlar: Sağlık ve boş vakittir.” [Tirmizî]
Bir hadîs-i şerifte de: “İki günü birbirine eşit olan aldanmıştır” buyurulmuştur.
Yine Resûlullah (aleyhis-salâtü ves-selâm) "Yarın yaparım
diyenler helâk oldular" buyurmuştur.
Allahü teâlâ, bütün kullarının, îmân etmelerini, ibâdet
yapmalarını, verdiği nimetlere şükretmelerini, güzel ahlâka sâhip olmalarını,
kendi aralarında kardeşçe yaşamalarını, birbirlerine yardımcı olmalarını istemiş
ve bunları emretmiştir.
Bizler, kendimiz, âilemiz, milletimiz, Müslümânlık ve insanlık için ne gibi
faydalı işler, güzellikler, hayırlar, fedakârlıklar yaptığımıza bakmalıyız.
Silsile-i aliyye büyüklerinden Ubeydullah-ı Ahrâr (kuddise
sirruh) "Tasavvuf, ehemmi mühimme tercîh etmek; vakti en değerli
olan şeye sarf etmektir" buyurmaktadır.
Bizler, geçmiş günlerimize yönelik bir muhâsebe ve murâkabe yapmalıyız. İmâm-ı Gazâlî (rahmetullahi aleyh) de, “bir Müslümân, her akşam yatağına girince, o günün muhâsebesini yapmalıdır” buyuruyor. Esnâflar, dükkânlarında her akşam kasayı kapatırlarken bunu yapmaktadırlar.