Gıybet, ölü eti yemekten daha çirkin bir günahtır!
08/09/2021 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Gıybet etmek, o
kimsenin etini yemektir, günahını yüklenmektir ve gıybet ettiği kimseye
sevabını vermektir.
Dilimizin âfetleri
-10-
Müslüman diliyle
gıybet etmekten çok sakınmalıdır. Gıybet, dinleyenlerin tanıdığı bir kimsenin
arkasından aybını söylemektir. Hoşlanmadığı şeylerini dinleyenlere anlatmak, ve
ona sövmek, buğzetmek, kin ve kötüleme yoluyla söylemektir. Şefkat etmek,
kayırmak, kurtuluşuna çalışmak ve ona iyilik yapmak şeklinde olursa, gıybet
kabilinden olmaz. Belki din gayreti ve İslâm merhameti cinsinden olur. Fakat bu
hâl, bu zamane insanlarında az bulunur. Fakat o kimsenin aybını söylemekten
maksadı, hâkimlerin onu menetmesi ve müftünün fetva vermesi ise veyahut
müminlerin bilip onun şerrinden sakınmaları ise veyahut da o kimse o ayıbı ile lakaplanmış
ve öylece tanınıyorsa, ondan bahsederken lakabıyla bahsetmesi gıybet olmaz.
Söyleyen günaha girmez. Hayâsızca, edepsizce, âşikâre, herkesin gözü önünde
fısk/günah, zulüm, azgınlık ve sarkıntılık yapanların belli kabahatlerini
söylemek gıybet olmaz. Fakat hâli gizli olanın ayıbını söylemek gıybet olur.
Bir şehir halkını kötülemek gıybet olmaz. Çünkü kötülenenler bir kısmıdır ve
belli edilmemişlerdir. Kötülenen kimsenin dinleyenlerce malûm olması gıybette
şarttır. Malûm olmazsa sadece bir hikâye olur.
Bir kimse görünüşte
doğru olsa, namaz kılsa, oruç tutsa, hacca gitse, zekât verse ve fakat diliyle
ve eliyle insanlara eziyet verse, hâkimlere veya sultana mâni olmaları için,
onu şikâyet edip, eziyetlerini söylemek gıybet olmaz.
Gıybet büyük bir
günahtır. Çok büyük kabahattir. Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde
yasaklanmıştır. Allahü teâlâ, Hucûrât sûresinde; (Ey müminler! Sizler
gizli ayıplarınızı araştırmayınız, birbirinizi gıybet etmeyiniz. Sizden biriniz
ölü kardeşinin etini yemek ister mi ve sizin kerîh gördüğünüz ölmüş insan etini
yemeye heves eder mi?) buyuruyor. Zira gıybet etmek, o kimsenin etini
yemektir, günahını yüklenmektir ve gıybet ettiği kimseye sevabını vermektir.
Akıllı olan düşünürse,
bunca zahmet ve zorluklarla kazandığı sevaplarının hiçbir fayda elde etmeden
bir başkasına geçmesi, büyük bir ziyan, ahmaklık, akılsızlık ve cahillik
olduğunu anlar. İnsan böyle bir ziyana cesaret edemez. Ancak âhiretini
düşünmeyen son derece cahil ve ahmak kimseler, yahut şerîatın nasslarını ve
İslâmın delillerini inkâr eden kâfirler bunu yapma cesaretini kendilerinde
bulurlar. Bundan Allahü teâlâya sığınırız.
Gıybet, gıybeti yapılan kişinin kulağına giderse bu bir zulümdür ki, helâllik dilemeyince tevbe ile iş bitmez. Zinadan daha büyük günahtır. Duymadı ise tevbe etmelidir. O kimseye dua ve istiğfar etmelidir. Helâllik dilemeye lüzum yoktur. Doğru fetvâ da budur.