Hayvan topal, vakit ise kış zordur akşama ulaşmamız
08/09/2024 Pazar Köşe yazarı V.T
Abdülvehhâb-ı Şa'rânî hazretleri İbn-i Münîr hazretlerinin hasta
olduğunu duyar ve düşer yollara...
İbn-i Münîr hazretleri Şâfiî mezhebi âlimlerinden ve
büyük velîlerdendir. İsmi, Muhammed bin Abdürrahîm, lakabı Şemsüddîn'dir. Daha
çok İbn-i Münîr diye tanınır. Lübnan’da Baalbek'te doğdu. 1531 (H.937)
senesinde Baalbek'te vefât etti. İbrâhim Metbûlî hazretlerinin yetiştirdiği
talebelerin önde gelenlerindendir. Abdülvehhâb-ı Şa'rânî şöyle anlatır:
"İbn-i Münîr hazretlerinin hastalığı haberi bana
ulaşınca, Ebü'l-Abbâs el-Harîsî ve Ebü'l-Abbâs el-Gamrî ile birlikte onu
ziyârete niyet ettik. Ertesi günü sabah erkenden, Bâb-ün-nasr denilen yerde
buluşup yola çıkmaya karar verdik. Oraya erken gelen ötekileri bekleyecekti.
Sabahleyin ben geldiğimde, arkadaşlarımı bulamadım. Oradaki kapıcı; "Onlar
buraya geldiler. Epey müddet beklediler. Sonra da, Hânke yolundan çıkıp
gittiler" dedi. Ben onlara yetişirim ümîdiyle yola çıktım. Biraz sonra
Yemen tarafından gelen bir derviş ile karşılaştım. Bana; "Nereye gidiyorsun?"
dedi. "İbn-i Münîr hazretlerine gidiyorum" deyince; "Ben de aynı
yere gidiyorum" dedi...
Benim bindiğim hayvan topal, vakit de kış günü olduğu
için, normalde akşama ancak varabilirdik. Fakat daha güneş az yükselmiş idi ki,
birden kendimizi o zâtın yanında bulduk. Yanına girdik. Çok hâlsiz düşmüş,
gözlerinde tâkat kalmamıştı. Üç günden beri konuşmadığını öğrendik. Bizim
girdiğimizi hissetti, fakat kim olduğumuzu tanıyacak hâlde değildi.
"Kimsin?" diye sordu. "Abdülvehhâb" dedim. Bunu duyunca;
"Kardeşim, buraya kadar niçin zahmet ettin?" dedi. "İnşâallah bu
ziyâretimiz çok hayırlı olur. Sevap kazanırız" dedim. Bana çok duâ etti.
Öğle namazından sonra vedâ edip ayrıldım...
Hanke'ye geldiğimde ikindi vakti
olmuştu. Biraz sonra bulunduğum yere Ebü'l-Abbâs girdi. Benim henüz gitmediğimi
yeni geldiğimi zannediyordu. "Haydi, hayvanına bin gidelim" dedi.
"Ben oraya gittim, ziyâret ettim. Şimdi geri dönüyorum" dedim. Bu
sözüme çok hayret ettiler. İnanmazsanız oraya vardığıma dâir işâretimi de size
söyleyebilirim. Meselâ, İbn-i Münîr hazretlerinin yaslandığı yastık kırmızı
idi. İsterseniz gidince kontrol edersiniz" dedim. Ben anladım ki, yanına
giderken ve gelirken aradaki çok uzak mesâfeyi Allahü teâlânın izni ile çok
kısa zamanda almam, hep İbn-i Münîr hazretlerinin bir kerâmetiydi.