Nefsini cezalandırmak isteyen sünnete uyar!

08/11/2019 Cuma Köşe yazarı V.T

“Kişinin sünnet-i seniyyeye tâbi olmadan yaptığı her iş, nefsini sevindirir. Arzu ve isteklerine uymuş olur."

 

Molla Muslihuddîn Efendi, Kanunî Sultan Süleymân Hân zamanı âlimlerindendir. Aslen, Ispartalıdır. 977 (m. 1569) senesinde Dimetoka’da vefât etti. Derslerinde evliyanın kıymetli nasihatlerini naklederdi. Buyurdu ki:

Ebû Bekir-i Tirmîzî buyurdu ki: “Himmetin sıfatlarını, muhabbet ehli tamamladı. Onlar da himmeti, sünnete uyup, bidatlerden kaçarak elde ettiler.”

Ebü’l-Hasen Verrak buyurdu ki: “Kişi, Allaha ancak O’nun ve Peygamberinin emirlerine uymakla ulaşabilir. Kim Allah adamlarına uymadan Allahü teâlâya ulaşmaya kalkarsa, sapıtır.”

Ebû Muhammed bin Abdülvehhâb es-Sekafî şöyle buyurdu: “Allahü teâlâ, amellerden ancak doğru olanı, doğru olanlardan hâlis olanı, hâlis olanlardan da ancak sünnete uygun olanı kabul eder.”

Ebû Bekr bin Sa’dan buyurdu ki: “Allahü teâlâya ulaşmak; gafletten, günahtan, bidatten, sapıklıktan ve sapıklıklardan sakınmakla olur.”

Ebû Amr ez-zücâcî şöyle buyurdu: “İnsanlar, câhiliyye devrinde akıllarının ve arzularının güzel gördüğüne tâbi oluyorlardı. Peygamber efendimiz geldi ve onları tek tek İslâmiyete tâbi kıldı. Doğru akıl; İslâmiyetin güzel gördüğü, kötü akıl; İslâmiyetin kötü gördüğü akıldır.”

Bâyezîd-i Bistâmî buyurdu ki: “Otuz sene mücâhede ile uğraştım, ilimden ve ilme uymaktan daha lüzumlu bir şeye rastlamadım.”

Yine Bâyezîd-i Bistâmî şöyle buyurdu: “Siz havada uçan birisini gördüğünüz zaman, hemen o kimsenin faziletli, kerâmet sahibi birisi olduğuna hüküm vermeyin. Hatâ edebilirsiniz. O kimsenin hakîkaten fazilet ve kerâmet sahibi olduğunu anlamak için, İslâmiyetin emirlerine uymaktaki hassasiyetine, Peygamber efendimizin ahlâkı ile ahlâklanmasına ve sünnet-i seniyyeye uymasına, hakîkî İslâm âlimlerine olan muhabbet ve bağlılığına bakın. Bunlar tam ise, o kimse fazilet ve kerâmet sahibidir. Bunlara uymakta en ufak bir gevşeklik ve zayıflık bulunursa, o kimse için fazilet ve kerâmet sahibidir demek mümkün olmaz.”

Sehl-i Tüsterî buyurdu ki: “Kişinin sünnet-i seniyyeye tâbi olmadan yaptığı her iş, nefsini sevindirir. Arzu ve isteklerine uymuş olur. Eğer sünnet-i seniyyeye uyarsa, nefsini cezalandırmış olur. Zira İslâmiyette nefse uymak yoktur ve kötülenmiştir. Herkesin arzusu, elbet sünnet-i seniyyeye uymak olmalıdır.”

Ebû Hafs el-Haddâd şöyle buyurdu: “Amellerini ve hâlini, her zaman Kitâb ve Sünnetin emirlerine uydurmayan, aklını mükemmel gören, büyüklerin emrine giremez.”