Ana-babaya saygı ne demektir?
09/03/2020 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Sâlih ana-babayı râzı eden, Allahü teâlâyı râzı eder. Allahü teâlânın
rızâsı, sâlih ana-babanın rızâsındadır.
Allahü teâlâ, bir âyet-i kerîmede (meâlen) şöyle buyurmaktadır:
“Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı
emretti. Onlardan biri veya ikisi, senin yanında yaşlanırlarsa, kendilerine öf
bile deme, azarlama (ağır söz söyleme), onlarla yumuşak (ve tatlı) konuş!
Onlara acı, tevuzu kanadını ger. 'Rabbim, küçükken onlar beni yetiştirdikleri
gibi, sen de onlara merhamet et' diye duâ et.” [İsrâ, 23-24]
Peygamber Efendimiz de, bir hadîs-i şerîfinde (meâlen) şöyle buyuruyor:
“Rabbin rızâsı, ana-babanın rızâsında, gazabı da, ana-babanın
gazabındadır.” [Buhârî]
Sâlih ana-babanın ana-babalık hakkı vardır. Çünkü doğru îmânımızı ilk
olarak, sâlih ana-babamızdan öğrendik. Onlar bizim ilk mürşidimizdirler. Onun
için, sâlih ana-babanın hakkı çok büyüktür. Sâlih ana-babayı râzı eden, Allahü
teâlâyı râzı eder. Allahü teâlânın rızâsı, sâlih ana-babanın rızâsındadır.
Hadîs-i şerîflerde, “Rabbin rızâsı, babanın rızâsındadır” ve “Cennet,
anaların ayakları altındadır” buyurulmuştur.
Ana-baba hakkı çok önemlidir. Neden? Ananın-babanın, günâh olmayan
emirlerine itâat etmek farz-ı ayndır. Sâlih ana-babanın, dîne uygun emirlerini
dinlemeyen evlâd, günâha girerler. Peygamber Efendimiz bildiriyor ki:
“Allahü teâlâ, Mûsa aleyhisselâma, 'Âsî olanın sözünün ağırlığı, dünyâdaki
bütün kumların ağırlığına eşittir' buyurunca, Mûsâ, 'Yâ Rabbî, bu âsî
kimdir' dedi. Allahü teâlâ, 'Ana-babasının sözünü dinlemeyendir' buyurdu.” [Ebû
Nuaym]
Zengin evlâdın, fakîr olan Müslümân ana-babaya nafaka vermesi farzdır.
Evlâd, zengin babaya bakmaya mecbûr değildirler. Fakîr evlâdın, fakîr babasına
nafaka vermeleri farz değildir. Fakat fakîr olan ana-babasını kendi evine alıp,
birlikte geçinirler. (Fetâvâ-i Hayriyye)
“Şir’atül-İslâm Şerhi”nde, “Ana-babaya saygı” konusunda,
“Ana-babanın önünden yürümek, uygun değildir. Ana-babasının önünden yürüyen,
itâatsiz ve âsîdir. Ancak, yolda eziyet veren şeyler varsa, onları kaldırıp yol
açmak için veya başka bir yardım için önlerinden yürünebilir” denilmektedir...
Kâfir veya sapık yahut fâsık ana-babanın, ana-babalık hakkı olmaz; onları
büyütme, normal hizmet etme hakkı olur.
Ana-babaya, ana-baba hakkını veren Allahü teâlâdır. Ancak onlara, kendi
emrine aykırı bir hak vermemiştir. Meselâ onların “Namaz kılma” deme
hakları yoktur. Anne ve baba, çocuklarına, “Namaz kılma, oruç
tutma, tesettüre riâyet etme, biraz içki iç” diyemezler. Bunları
yapmazlarsa, bedduâ edeceklerini söyleseler, ehemmiyeti yoktur. Allah'a
isyân olan bir işte, kula yani ana-babaya ve âmire itâat edilmez. Onların
haksız olarak ettiği bedduâlar da geçerli olmaz.
[Yarın da inşâallah ana-baba haklarından bahsedelim.]