Rabbimizin bize olan sevgisi...
09/04/2020 Perşembe Köşe yazarı S.A
Rabbimiz, dünya nimetlerini ve saadetini bize az görüyor. Ebedi saadete
kavuşmamızı istiyor. Sonsuz saadete kavuşabilmemiz için bizlere davetiye
çıkarıyor...
Hadis-i kudside Rabbimizin bizi annemizden daha çok sevdiği
bildirilmektedir. Süfyan-ı Sevri rahimehullah, bir hastayı ziyarete gider.
Hasta çok genç, ama hastalığı ağır, son demlerini yaşamaktadır... Annesi
ve babası baş ucunda ağlıyorlar. Süfyan hazretleri onlara der ki: "Hiç
ağlamayın. Oğlunuz öyle birinin huzuruna gidiyor ki, ona ikinizden daha çok
şefkatlidir..."
Rabbimizin, bizi çok sevdiğinin sayılamayacak kadar alametleri vardır.
1- Bizi yarattı... Yaratmayabilirdi. Yaratmasaydı hiç kimse bizim niçin
yaratılmadığımızın hesabını soramazdı.
2- İnsan olarak yarattı. Dileseydi hayvan olarak, böcek olarak, akrep ve
yılan olarak da yaratabilirdi... İnsan, yaratılmışların en kıymetlisidir.
Yerde ve gökte ne varsa hepsi bize hizmet ediyorlar.
Güneş, bizim için doğuyor, bizim için batıyor. Bulutlar bizim için
toplanıyor, bize yağmur yağdırıyor... Ağaçlar, bizim için çiçek açıyor,
meyve veriyor, çamurlu su içtikleri hâlde bize bu kadar tatlı ve güzel meyveler
hediye ediyorlar... Hayvanlar, bizim için otluyor, et ve süt meydana
geliyor bize ikram ediyorlar. Zehirli bir böcekten bizlere bal gibi tatlı ve
şifalı bir gıdayı yediriyor. Yine bir böceğin salyasından ipek gibi kıymetli ve
yumuşak bir elbiseyi giydiriyor.
3- Yaptığımız ibadetlerin karşılığını bize verilen nimetlerle, peşin olarak
almış bulunmaktayız. Buna rağmen sevaplarımızı en az bire on ve daha fazla
veriyor.
Bizi sevmeseydi, hayırlı işlere samimi bir şekilde niyet edersek onu yapmış
olmak gibi kabul buyurmazdı. Günahlara ise niyet etsek bile, yapmayıncaya kadar
bize günah yazılmaz. Bunlar hep büyük nimetlerdir.
Günahlarımız, ne kadar çok olursa olsun, pişman olur Rabbimizden af
dilersek tevbenin şartlarını yerine getirirsek, hiç günah işlememiş gibi
oluruz.
Dünya nimetleri ne kadar çok olursa olsun fânidir, kısadır, geçicidir.
İnsanoğlu bu nimetlere doyamadan ayrılıyor. Dünya nimetlerinde sade lezzet de
yoktur. Hem dişim olsun, hem ağrımasın deseniz olmaz. Bunun için bizi çok seven
Rabbimiz, dünya nimetlerini ve saadetini bize az görüyor. Ebedi saadete
kavuşmamızı istiyor. Sonsuz saadete kavuşabilmemiz için bizlere davetiye
çıkarıyor. Peygamberleri vasıtası ile bu nimeti nasıl elde edebileceğimizi
bildiriyor ve yollarını gösteriyor.
Dünyanın, kendisi fani olduğu için saadeti de fânidir. Yaşadığımız dünya,
ebedi saadet yeri olamaz. Buradan ayrılacağız, başka bir âleme gideceğiz...
Bir insanın en büyük gayesi ve önemli emeli güzel bir ölümle dünyadan
ayrılmasıdır. Bunun içindir ki büyükler, hep hüsnü hatîmeye çok dua
etmişlerdir. Hatim dualarında da çok duyarız "Ya Rabbi son nefesimizi
Kelime-i şehâdet getirerek vermemizi nasip eyle" diye.
İnsan çoğunlukla nasıl yaşarsa öyle ölür. Nasıl da ölürse, öyle harşolunur.
Bunun için güzel yaşamalıyız.
Her şeyin en güzelini kendimize isteriz. İmkânlarımız nisbetinde. En güzel
evde oturmak, en güzel arabaya binmek, en güzel elbise ve ayakkabıyı giymek
için gayret ederiz.
Bunlardan çok daha önemlisi en güzel bir şekilde ölmek için dua etmeli ve
çaba harcamalıyız. Rabbimiz, bu en büyük nimetini bizlere nasip eylesin.
Amin...