Naklederek konuşmak en uygun olanıdır...

09/08/2020 Pazar Köşe yazarı V.T

"Daha çok ihsânlara kavuşmak için, hep hocamdan naklederek konuşuyorum. Layık ve uygun olan da budur.”

 

Ebü’l-Abbâs-ı Mürsî hazretleri Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerinin ve evliyânın büyüklerindendir. Endülüs’te (İspanya) Mürsiyye (Murcia) şehrinde 616 (m. 1219) senesinde doğdu. 686 (m. 1287) senesinde Mısır’da İskenderiyye’de vefât etti. Ebü’l-Hasen-i Şâzilî hazretlerinin yetiştirdiği evliyânın en büyüklerindendir. Onun vefâtından sonra halîfesi oldu. Kendisi de; Tâcüddîn-i İskenderî, İmâm-ı Busayrî ve Abdullah-i İsfehânî gibi meşhûr evliyâyı yetiştirdi. 

Ebü’l-Abbâs-ı Mürsî, sohbetlerinde hep; “Hocam Ebü’l-Hasen-i Şâzilî buyurdu ki: Hocam şöyle anlattı” şeklinde söze başlar, hep hocasından nakiller yapardı. Birgün bir kimse; “Hep hocanızdan nakil yapıyorsunuz. Hiç kendinizden birşey söylemiyorsunuz. Kendinizden birşey söylediğinizi hiç görmedik” dedi. Bunun üzerine Ebü’l-Abbâs şöyle cevap verdi: “Eğer istesem, “Allahü teâlâ buyurdu ki, Allahü teâlâ buyurdu ki” diyerek, nefesler adedince pekçok şey anlatırım. Eğer istesem, “Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki” diyerek, nefesler adedince pekçok şey anlatırım. Eğer istesem, “Ben diyorum ki, ben diyorum ki” diyerek nefesler adedince, pekçok şey anlatırım. Ya’nî, Allahü teâlânın izni ile ilmim o kadar genişledi. O kadar çok şey biliyorum, fakat bütün bunları öğrenmeme, bu dereceye yükselmeme vesile, vâsıta olan mübârek hocama karşı edebe riâyet ederek, edebde noksanlık olmaması için ve daha çok ihsânlara kavuşmak için, hep hocamdan naklederek konuşuyorum. Lâyık ve uygun olan da budur.”

Ebü’l-Abbâs-ı Mürsî’nin vücûdunda oniki çeşit hastalık; basur hastalığı, başka hastalıklar ve böbreklerinde taş vardı. Bununla beraber, meclisinde oturur, gelenlerle sohbet ederdi. Otururken hiçbir zaman of, of diye inlemezdi. Onda çeşitli hastalıkların bulunduğunu kimse bilmezdi. Sohbet esnasında, bedenindeki rahatsızlıkların elem ve şiddetinden dolayı, istemeyerek de olsa yüzü kızarırdı. Ve buyururdu ki: “İnsanlara sohbet etmek için, kendi arzum ile meclis kurup oturmadım. Bilakis teşvik ve tehdid olunup, adetâ bu iş için zorlandım. Bana: “Eğer İslâmiyet bilgilerini anlatmak için meclis kurup oturmazsan, hîbe ettiğimiz ilimleri geri alırız” denildi. Ben, onun için meclis kurup insanlara sohbet ediyorum. Benim sohbetlerime devam ediniz! Benden başka bir zâtın sohbetinde bulunmaktan da sizi men etmiyorum. Bu kaynaktan daha tatlı bir kaynak bulursanız, ona koşunuz!” buyururdu.