Her hususta en güzel örnek...
09/08/2022 Salı Köşe yazarı R.A
Allahü teâlâ, bir
insanda bulunabilecek, görünür-görünmez bütün iyilikleri, bütün üstünlükleri,
bütün güzellikleri, “Habîb”inde toplamıştır.
Herkesçe bilindiği gibi, Peygamberler târihini incelediğimizde, hepsinin gâyelerinin, yüksek ahlâklı iyi insanlar, âileler ve cemiyetler meydâna getirmek olduğunu görüyoruz...
Aslında Hazret-i
Âdem'den itibâren gelmiş-geçmiş bulunan 6 “Ülü'l-azim” Peygamber, 313
“Resûl”, 124 binden ziyâde “Nebî”nin eğitimdeki hedefleri aynıdır. 100'ü
küçük, 4'ü büyük kitap olmak üzere, bu Peygamberlerden bazılarına
gönderilen 104 kitaptaki hedef de, altını çizerek ifâde edelim
ki, insanların dünyâda huzûr ve sükûn içerisinde yaşamaları, âhirette
de ebedi saâdete kavuşmalarıdır.
Şunu önemle ifâde
edelim ki, bütün Ülü’l-azim Peygamberler, Resûller ve Nebîler (aleyhimüsselâm),
insanlığı kendileri gibi birer mahlûk olan varlıklara tapınma karanlığından
kurtararak, bütün varlıkların yaratanı ve hakîkî sâhibi olan Allahü
teâlâya ibâdet etmenin şeref ve üstünlüğüne çağırmışlardır.
İnsanların, zaman
zaman içine düştükleri birtakım vahîm yanlışlık ve bayağı işler, her zaman ve
mekânda, Allahü teâlânın gönderdiği Peygamberler (aleyhimüsselâm) ve hak dînler
vâsıtasıyla düzeltilmiş, îmân ve ibâdette hak olan Ma’bûd’a (Allah’a)
yönelmeleri emredilmiştir.
Son Peygamber olan
Hazret-i Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem), 150 bin mübârek insan,
güzîde sahâbe, "hayırlı ümmet" meydâna getirmesi,
onların da 40-50 sene gibi çok kısa bir zaman zarfında gâyet mahdût imkânlarla
Endülüs'ten Çin'e kadar olan geniş coğrafî bölgeleri fethedip oralara ilim,
irfân, ahlâk, fazîlet, adâlet, medeniyet, nûr ve hidâyet götürmeleri konusu
ciddiyetle incelenmesi gereken bir konudur.
Allahü teâlâ, bir
insanda bulunabilecek, görünür-görünmez bütün iyilikleri, bütün üstünlükleri,
bütün güzellikleri, “Habîb”inde toplamıştır.
En son hak dîn olan
İslâmiyette emredilen îmân, ibâdet ve ahlâk esâslarıyla insanlar, mânen ve
maddeten yükselmeye, üstünlük ve şeref sâhibi olmaya, dünyâ ve âhiret
saâdetlerine kavuşmaya dâvet edilmişlerdir.
Başta Peygamber
Efendimiz, Hulefâ-i Râşidîn ve diğer Sahâbe-i Kirâm olmak üzere, kurulan bütün
İslâm devletleri, husûsen Selçûklular ve Osmânlılar, bunun için çok büyük
gayretler sarf etmişlerdir.
Son Peygamber olan
sevgili Peygamberimiz, kendisini bir muallim (eğitimci) olarak tanıtmış,
eğitimcilik vasfını, gönderiliş sebepleri arasında zikretmiş, hayâtı boyunca
bunu tatbîk etmiş ve muvaffakiyeti târihen sâbit, başarısı dost-düşmân herkes
tarafından kabûl edilmiş bir eğitimcidir. Onun eğitimdeki başarılarından
istifâde etmek lâzımdır.
Zulmetler, zulümler ve vahşetler altında inim-inim inleyen insanlara, kurtarıcı olarak Sevgili Peygamberimizin lutfedilmesi, dünyânın en önemli hâdisesidir.