Herkes Kur’ân-ı kerîmi anlayabilir mi?..
09/09/2022 Cuma Köşe yazarı A.D
Eshab-ı kiram, ana
dilleri olarak Arapça bildikleri, edip ve beliğ oldukları hâlde bazı âyetleri
anlayamaz, bunların manasını Resulullaha sorarlardı.
Bazıları "Kur’ânın
bu kadar tercümeleri varken herkes niye Kur’ânı anlayamasın?" diyor... Efendim,
böyle kimseler için muteber kitaplarda buyuruluyor ki:
Anayasa kitabı
Türkçedir. Hukukçu olmayanlar okursa, farklı görüşler meydana çıkar. Hukukçular
arasında bile farklı anlayışlar oluyor. Anayasa birçok konularda kanunlara
havale eder. Kanunlar birçok hükmü tüzüklere, yönetmeliklere havale eder.
Kanunu, tüzüğü, yönetmeliği bilmeden Anayasaya göre bu iş şöyledir demek çok
yanlış olur... Dinimizde de Kur’ân-ı kerimden başka hadis-i şerifler var,
icma var, kıyas-ı fukaha var. Ancak bunları bilmekle Kur’ân-ı kerim
anlaşılabilir, tercümesini okumakla anlaşılmaz.
Köylüye ait bir kanunu
hükûmet, doğruca köylüye göndermez. Bu kanun önce valilere gönderilir.
Valiler iyi anlayıp, açıklamasını ekleyerek kaymakamlara, bunlar da daha
açıklayarak muhtarlara anlatır. Muhtar da ancak köylü diliyle köylüye söyler...
İşte Kur’ân-ı kerim de, ahkâm-ı ilahiyedir. Kanun-i Rabbanidir. Allahü teâlâ,
Kur’ân-ı kerimde kullarına saadet yolunu göstermiş ve kendi kelamını insanların
en yükseğine göndermiştir. Kur’ân-ı kerimin manasını yalnız Muhammed
aleyhisselam anlar. Başka kimse tam anlayamaz. Eshab-ı kiram, ana dilleri
olarak Arapça bildikleri, edip ve beliğ oldukları hâlde bazı âyetleri
anlayamaz, bunların manasını Resulullaha sorarlardı. Hatta Cebrail aleyhisselam
bile, Kur’ân-ı kerimin manasını, esrarını, Resulullaha sorardı. (S.
Ebediyye)
İmam-ı
Gazali hazretleri de bu hususta buyuruyor ki:
Kur’ân-ı kerim Allahü
teâlânın kelamıdır. Ağızdan çıkan harfler, ateş demeye benzer. Ateş demek
kolay; fakat ateşe kimse dayanamaz. Bu harflerin manaları da böyledir. Bu
harfler, başka harflere benzemez. Bu harflerin manaları meydana çıksa, yedi kat
yer, yedi kat gök dayanamaz. Allahü teâlâ kendi sözünün büyüklüğünü,
güzelliğini bu harflerin içine saklayarak insanlara göndermiştir. Kur’an-ı
kerimi okumadan önce, bunu söyleyen Allahü teâlânın büyüklüğünü anlamalı, kimin
sözü olduğu düşünmeli... Kur’ân-ı kerime dokunmak için, temiz el gerektiği
gibi, onu okumak için de, temiz kalb gerekir... Allahü teâlânın
büyüklüğünü bilmeyen, Kur’ân-ı kerimin büyüklüğünü anlayamaz. Allahü teâlânın
büyüklüğünü anlamak için de, Onun sıfatlarını ve yarattıklarını düşünmek
lazımdır. Bütün mahlûkatın sahibi, hâkimi olan bir zatın kelamı olduğunu
düşünerek okumalıdır. (Kimya-yı saadet)
Anlamadan da olsa Kur’ân-ı kerimi okumak çok sevaptır ve ibadettir. İmam-ı Ahmed bin Hanbel hazretleri, Allahü teâlânın, (Anlayarak da anlamayarak da Kur’ân-ı kerim okuyan, benim rızama kavuşur) buyurduğunu bildirmiştir. (İhya)