İslamiyeti doğru öğrenmek için
09/11/2022 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü
Sual: Müslümanlar, iman
bilgilerinde ve diğer dinî konularda şüpheye düşerse nasıl hareket
etmelidir, böyle bir duruma düşmemek için ne yapmalıdırlar?
Cevap: Dinimizin
bildirdiği bir şeyde şüpheye düşen kimse, Allahü teâlâ ve Onun Peygamberi, bu
şey ile neyi bildirmek istemişse, öylece iman ettim, inandım demelidir. Hemen,
şüphesini giderecek bir din âlimi aramalıdır. İlmine ve dine bağlılığına
güvenilir, zeki, ârif, haramlardan kaçınan, din bilgilerinin inceliklerini
bilen, müşkilleri çözebilen bir zatı arar, bulur. Bundan aldığı cevap,
şüphesini giderince, artık öylece iman eder. Böyle bir zatı aramak farzdır.
Tesadüfe bırakmayıp, hemen aramalıdır. Bulamazsa, bulup da, şüpheden
kurtulamazsa, Allahü teâlânın ve Resulünün dilediği gibi inandım demeli ve şüphesinin
giderilmesi için, Allahü teâlâya dua etmelidir. İşte, bunun için, her şehirde,
müşkilleri çözebilen bir zâtın bulundurulması farz-ı kifâyedir. Felsefecilerin
iftirâlarını, fen ve felsefe bilgileri ile karşılayabilen, fen adamı
geçinenlerin itirazlarını, fennî metotlara dayanarak çözebilen, kâfirlerin
yanlış sözlerini, dinlerindeki bozuk yerleri isbat ederek, reddedebilen, doğru
yoldan ayrılmış olanların, fitne ve fesat ateşlerini söndürebilen, dünya
tarihini iyi anlamış, matematik bilgisi kuvvetli ve İslam bilgilerinin
derinliklerine ermiş bir din âlimi bulundurmak lazımdır. Vaktiyle İslam
devletleri böyle âlim yetiştiriyordu. Böyle bir din âlimi bulunmazsa,
İslamiyet, din cahillerinin elinde oyuncak olur. İstedikleri gibi din kitapları
yazar, gençlerin dinsiz yetişmesine sebep olurlar. Bir memlekette, İslamiyetin
yerleşmesi için, her şeyden önce, hakiki din âlimi yetiştirmek lazımdır. Din
âlimi bulunmazsa, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını yaymaya çalışmalıdır. Bu
kitaplar bulunmazsa, din cahilleri, din adamı şekline girip, kitap yazarak,
dersler vererek milletin dinini, imanını çalarlar!..
Sual:
Bir kimse, Kâbe'nin kendisine secde etse, imanına bir zarar gelir mi?
Cevap: Bu
konuda İbni Âbidînde buyuruluyor ki:
“Namaz kılarken kıbleye dönmek farzdır. Namaz, Kâbe cihetine, yönüne dönerek Allah için kılınır. Secde yalnız Allah için ve Kâbe'ye karşı yapılır, Kâbe için yapılmaz. Kâbe için secde eden, kâfir olur.”