Nefsi çok ezen ve zayıflatan nedir?
09/11/2022 Çarşamba Köşe yazarı V.T
İbn-ül-Havrânî hazretleri evliyânın büyüklerinden ve Şâfiî
mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 1156 (H.551) senesinde Şam'da vefât etti. Bir
dersinde şunları anlattı:
Hadis-i şerifte, (Münâfıklık alâmeti üçtür: Yalan söylemek,
vaadini îfâ etmemek, emânete hıyânet etmek) buyuruldu. Vaadinde durmaya gücü
yetmezse, münâfıklık alâmeti olmaz. Kendisine mâl veya söz yâhut sır emânet
olunan kimsenin bunlara hıyânet etmesi, münâfıklık olur. Abdullah bin Amr ibni
Âs’ın “radıyallahü anhüma” bildirdiği hadis-i şerifte, (Dört şey münâfıklık
alâmetidir: Emânet olunana hıyânet etmek, yalan söylemek, vaadini bozmak ve
ahdine gadr etmek ve mahkemede doğruyu söylememek) buyuruldu.
Nifâk yâni münâfıklık, zâhirin bâtına uymaması demektir. Sözü,
özüne uymaz. Îtikat edilecek şeylerde münâfıklık yapmak, küfürdür. İşlerinde ve
sözlerinde münâfıklık yapmak, haram olur. Îtikatta, îmanda münâfıklık, diğer
küfürlerden daha fenadır. Îfâ etmek, yerine getirmek niyeti ile vaat yapmak
câizdir, hattâ sevaptır. Böyle vaadi ifâ etmek vâcib değildir, müstehabdır. İfâ
etmemek tenzîhen mekruh olur. Hadis-i şerifte, (Bir kimse, yapmak niyeti ile
verdiği sözü tutamazsa günah olmaz) buyuruldu. Hanefî ve Şâfi'î mezheplerinde,
ahdi bozmak da, özürsüz mekruh, özürlü câizdir. Fakat bozacağını önceden haber
vermek vâcibdir. Hanbelî mezhebinde vaade vefâ vâcibdir. Yerine getirmemek
haram olur. Yapması dört mezhepte de sahih olan bir şeyi yapmak takvâ olur.
Her Müslümanın, dört mezhepte olanların hepsini sevmesi, hepsine
hayır duâ etmesi, mezhepte taassup etmemesi vâcibdir. Dört mezhebi (Telfîk)
etmesi, söz birliği ile câiz değildir. Telfîk, bir işi, bir ibâdeti yaparken,
dört mezhebin ruhsatlarını, kolaylıklarını seçip toplamak demektir. Yapılan bu
iş, dört mezhebin hiç birinde sahih olmamaktadır. Bir mezhebin ruhsatlarını
toplayarak amel etmek, câizdir.
Bir ibâdeti, bir işi yapmak için, dört mezhepten birini taklîd etmeye niyet etmek, o mezhebe uyarak yapmak lâzımdır. Dört mezhebin her birinde, bir işin yapılması için, bir kolay yol, bir de güç yol vardır. Birinci yola (Ruhsat), ikincisine (Azîmet) yolu denir. Kuvvetli, hâli elverişli olanın, azîmet ile amel etmesi efdaldir. Güç olan işi yapmak, nefse daha ağır gelir. Nefsi daha çok ezer, zayıflatır. İbâdetler, nefsi zayıflatmak için, kırmak için emrolundu.