Kibir, başkalarını küçük görmeye sebep olur
09/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Kalbinde kibir olan kişi kendisini büyük görüp, başkalarını aşağı görür.
Ali bin Abdülkâfî hazretleri fıkıh, tefsîr, hadîs,
kırâat, lügat ve nahiv âlimi ve evliyânın büyüklerindendir. 1284 (H.683)
senesinde, Mısır’ın Sübk köyünde doğdu. Bu sebeple Takıyyüddîn Sübkî adıyla
meşhur oldu. Kahire’ye giderek zamanının büyük âlimlerinden fıkıh, hadîs, usul,
mantık, tefsîr, ferâiz, nahiv ilimlerini ve tasavvuf yolunu öğrendi. 1355
(H.756) senesinde Kahire’de vefat etti.
Oğluna şöyle nasihat etti: “Ey oğul! Vaktini boş yere geçirsen bile, seher vaktinde uyanık olup, ibadet ve taatla meşgul olmayı kendine âdet edin. Seher vaktinde uyuyan kimseye çok çok yazık! Ey oğul! Sana yapacağım nasihatimi ihmâl etme. Sözüme iyi kulak ver. Bu nasihatim, sana rehber olur. Allahü teâlânın kitabı Kur’ân-ı kerîmi ve sahih olan hadîs-i şerîfleri ezberle, usûl-i fıkhı çok iyi bil. O, senin sağlam ve doğru konuşmanı sağlar. Nahiv ilmini öğren.
Bu, anlayışını arttırır. Zâhirî ilimlerde, İmâm-ı
A’zam, İmâm-ı Şâfiî, İmâm-ı Mâlik ve İmâm-ı Ahmed’in, tasavvufta Cüneyd-i
Bağdâdî’nin talebelerine ve onlara tâbi olanlara uy. Her işinde Resûl-i ekremin
sünnet-i seniyyesine uyarak saadete kavuş. İlimde Allahü teâlânın rızasını
gözet, salihlerin yoluna kavuşursun.
Allahü teâlâdan kork, emrettiklerini yap, yasak
kıldığı şeyleri yapma! Dünyaya rağbet etme. Başına gelen bela ve musibetleri;
kulluk vazifelerini yerine getirerek, yalvarıp yakararak Allahü teâlâya arz et.
Belâ ve musibetlere karşı sabırlı ol. Sana ihsan ettiği nimetlere karşı, Allahü
teâlâya şükret ve hamdet. Doğru ve samimi olarak veradan ayrılma, şüphelilerden
uzak kal. Rabb’ine itaat et. O’na secde eyle, ilim öğrenmekte çok gayretli ol.
Diline de sahip ol.”
Yine buyurdu ki: “Tefekkür ettim, düşündüm. Gördüm ki, bütün fesadın başı kibirdir. Kibir, şeytanın büyüklenip kendini beğenmesi ile işlenen ilk günah oldu. Kalpte kibir, büyüklenme hâsıl olduğu zaman, kendisini büyük görüp, başkalarını aşağı görür.
Kibir, kalbi nasihat kabul etmekten
ve emre itaat etmekten alıkoyar. Kalpte kendini hor ve hakir görme hâsıl
olunca, İslâm âlimlerine itaat eder ve sözlerini dinler. İslâm âlimlerinin söz
ve nasihatleri ona tesir eder. Bu vesile ile Hakk’ı tanır. Nihâyet her hayır ve
iyiliğe kavuşur.”