Vakit, sahip olduğumuz en değerli şeydir...
10/03/2022 Perşembe Köşe yazarı S.A
Şair ne güzel
demiş: "Keşke gençliğim bir gün olsun geri gelseydi de ihtiyarlığın
benim başıma neler getirdiğini ona anlatsaydım..."
Geçmiş zaman ne kadar
güzel olursa olsun bir daha yaşanmıyor. Şu gençliğini düşünerek ah çeken
ihtiyar, şu parlak devirlerini hatırlayarak dövünen toplum, eninde sonunda
anlar ki geçen geçmiştir artık. Onu geri getirmek, tekrar yaşamak hiç kimse
için bugüne kadar mümkün olmamıştır, olamaz da...
Gerçekten de insanlar,
iradelerinin geçmiş zamanla ilgili acı ve tatlı hatıraları önünde aciz
kaldığını anlar ve hepsinin bir rüyâ gibi geçtiğini hisseder. "İnsanlar
uykudadır, ölünce uyanırlar."
İmam-ı Gazali
hazretleri buyuruyor ki:
"İnsan, rüyâ
gördüğü zaman onun rüyâ olduğunu bilmez, gerçek zanneder, uyanınca kendi
kendine; meğer bu gördüklerim rüyaymış, der. Aynen bunun gibi ölünce de dünya
hayatının bir rüyâ gibi olduğunu anlar."
Bilmem siz de öyle
misiniz? Ben, bir tarih kitabı okurken, meydana gelen olayları, alınan
kararları ve yapılan işleri kritik ederim. Sanki o devirde yaşıyormuşum gibi
gelir bana... Böyle olunca, zaman zaman durur, "Keşke bu karar
alınmasaydı..." diye kendi kendime hayıflanırım. Sanki, geçmiş zamana
sözüm geçecekmiş gibi!.. Zamanı tersine çevirmek, o zamanlara geri dönmek
ve o hadiselere tesir etmek artık mümkün değildir. Bize düşen onların
yaptıklarından ibret almaktır. Yapmak istediğimiz ne olursa olsun, onun bir
benzeri geçmiş zamanlarda yapılmıştır. Başaranlar olmuş, başaramayanlar olmuş.
Başarılı olanlar nasıl bu başarıyı elde ettiler. Başaramayanlar niçin
başaramamışlar... Bunları öğrenir ve başarılı olanlar gibi hareket edersek,
başarılı olmamak için sebep kalmaz.
Zaman geri gelmediği
gibi onu durdurmak da mümkün değildir. Su gibi akıp gidiyor. Vakit insanın
sahip olduğu en değerli şeydir. En kıymetli mücevherden daha kıymetlidir.
Kaybedilen mücevher tekrar alınabilir, fakat kaybedilen zaman bir daha ele
geçmez.
Şair ne güzel
demiş: "Keşke gençliğim bir gün olsun geri gelseydi de ihtiyarlığın
benim başıma neler getirdiğini ona anlatsaydım..."
Her insan için belli
bir ömür tahsis edilmiştir. Bu kısacık ömrüyle yaşadığı ve yaşayacak olan üç
hayatını kazanmak zorundadır. Dünya hayatı, kabir hayatı ve ahiret hayatı...
Bunların en kısası dünya hayatıdır. Önemli olanı da budur. Çünkü üçü de burada
kazanılır...
Hasan-ı Basri (rahmetullahi aleyh) Tabiinin büyüklerindendir. Eshab-ı kiramı, görmeyenlere tarif ediyor. Diyor ki: "Onlar öyle insanlardı ki; siz nasıl paranızı acayarak harcıyorsanız onlar da vakitlerini öyle acıyarak harcarlardı. Ne yapsam daha çok sevap kazanırım düşüncesi ile hareket ederlerdi..."