Zekât, malı zarardan korur
10/06/2019 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü
Hadîs-i şerifte buyuruldu ki: "Zekât vererek, malınızı zarardan
koruyunuz!"
Sual: Ticaret malı veya toprak mahsulü olsun zekâtı verilmeyen mallar,
paralar, mahşer günü, sahiplerine azap olarak yüklenecektir deniyor, bu doğru
mudur?
Cevap: Zekât vermek, Kur’ân-ı kerimin 32 yerinde, namazla birlikte
emredilmektedir. Tevbe suresinin 34. âyet-i kerimesinde meâlen;
(Malı, parayı biriktirip zekâtını, Müslüman fakirlerine vermeyenlere çok
acı azabı müjdele!) buyurulmuştur.
Kıyamet gününe ve Cehennem azabına inanan zenginlerin, mallarının zekâtını,
tarla mahsullerinin, meyvelerin uşrunu vererek, bu azaplardan kurtulmaları
lazımdır. Hadîs-i şerifte;
(Zekât vererek, malınızı zarardan koruyunuz!) buyuruluyor.
Tefsîr-i Mugnîde buyuruluyor ki:
“Kur’ân-ı kerimde üç şey, üç şeyle beraber bildirildi. Bunlardan biri
yapılmazsa, ikincisi kabul olmaz. Peygambere itaat edilmedikçe, Allahü teâlâya
itaat edilmiş olmaz. Anaya, babaya şükredilmedikçe, Allahü teâlâya şükredilmiş
olmaz. Malın zekâtı verilmedikçe, namazlar kabul olmaz.”
İmâm-ı Gazâlî hazretleri, mahşer gününü anlatırken buyuruyor ki:
“İnsanlardan her biri, dünyada sımsıkı sakladıkları malı boyunlarına
geçirmişlerdir. Deve zekâtını vermeyenlerin, boynuna deve yüklenir. Öyle
bağırır ve ağırlaşır ki, büyük dağlar gibi olur. Sığır, koyun zekâtı
vermeyenler de, böyle olur. Bunların feryatları âdeta gök gürlemesi gibidir.
Ekin zekâtını, yani uşrunu vermeyenlerin boynuna ekin denkleri yüklenir ki,
dünyada hangi cins ekinin zekâtını vermemiş ise, o cinsten, o denkler
dolmuştur. Eğer buğday ise buğday, arpa ise arpa dolmuştur ki, ağırlığından
altında ‘vâveylâ’, ‘vâseburâ’ diye bağırır. Altın, gümüş ve kâğıt para ve sair
ticaret malı zekatından vermeyenler de, dehşetli bir yılanı yüklenirler. Boynu
ile halkalanmış, boynu üzerinde yüklenmiş, hatta değirmen taşlarını yüklenmiş
kadar ağırlığı vardır. Bu hâldeyken feryat ederler ve;
-Bu nedir, derler. Melekler de onlara;
-Bunlar, dünyada zekâtını vermediğiniz mallarınızdır derler. İşte bu
dehşetli hâl, Âl-i îmrân sûresinin 180. âyet-i kerimesinde meâlen;
(Dünyada esirgedikleri, kıyamet günü boyunlarına takılır) buyrularak
bildirilmiştir.”
Bunun için zengin olan her Müslümanın, elindeki malının zekâtını seve seve
ve İslâmiyetin emrettiği kimselere vermesi lazımdır.