Yaz tatili, en faydalı şekilde değerlendirilmelidir...
10/07/2023 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Mâzîlerini, büyüklerini
tanıyamayan çocuklar, gençler ve yaşları ilerlemiş insanlar, büyüklüklere tâlip
olamazlar.
Uçsuz-bucaksız olarak yarattığı koca kâinâtta, sâdece bizim
üzerinde yaşadığımız dünyâyı insanlarla meskûn kılmayı irâde buyuran Allahü
teâlâ, biz insanları eşref-i mahlûkât kılmış,
mükellef yapmış ve kendisine muhâtap kabûl etmiş; canlı-cansız her şeyi bizim
emrimize musahhar kılmış, hizmetimize vermiştir.
“İlk
insan” olarak “Hazret-i Âdem” babamızı, bu
dünyâya göndermiş ve onu aynı zamanda “İlk Peygamber” kılmıştır.
Böylece daha birinci şahıstan itibâren beşeriyeti Peygambersiz,
muallimsiz, mürşidsiz, rehbersiz, kılavuzsuz, öndersiz, muktedâ-bihsiz,
rolmodelsiz bırakmamış, onlara lâzım olan her şeyi, bu Peygamberleri
vâsıtasıyla doğru bir şekilde öğretmiştir.
Allahü teâlâya hamd ü senâlar olsun ki, muhtelif zaman
dilimlerinde, muhtelif coğrâfî bölgelerdeki muhtelif kavimlere, kimisi “Ülül-azm” (6
adet), kimisi “Resûl” (313 adet),
kimisi de “Nebî” (124.000’den ziyâde) olmak
üzere Peygamberler göndermiştir... Cenâb-ı
Hak, “Hâtemül-Enbiyâ
ver-Rusül=Nebîlerin ve Resûllerin sonuncusu” olan Sevgili
Peygamberimizden sonra da, onun vârisleri olarak yüz binlerce İslâm âlimi ve
Evliyâ-yı kirâm yaratmıştır.
Bilindiği
üzere, insanın bütün hayâtı 4 safhadan ibârettir: 1- “Anne
karnındaki hayâtı”, 2- “Dünyâ hayâtı”, 3- “Kabir
hayâtı”, 4- “Âhıret hayâtı”... Anne karnındaki
hayât, çok kısa olduğu için, o, dünyâ hayâtına dâhil edilebilir. Dünyâ
hayâtı da, 4 basamak hâlinde ele alınıyor: Bir insana, 30
yaşına kadar “çocuk ve genç”, 50 yaşına kadar “yetişkin,
olgun”, 70 yaşına kadar “ihtiyâr, yaşlı”, 70’ten
sonra ise “pîr-i fânî” denilmektedir.
Allahü
teâlâ, insanı fıtraten tertemiz yaratmış, onun fıtratına uygun edebi verme
işini babaya havâle etmiştir. Babanın evlâda en güzel, en
faydalı ve kalıcı hediyesi, onu iyi bir şekilde terbiye etmesidir. Hadîs-i
şerîfte de ifâde buyurulduğu üzere, “onun bırakacağı en iyi mîrâs, güzel bir
terbiyedir.”
Yirmibirinci asırda, yeni nesillere, mukaddes dînimiz
İslâmiyet’i, mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı kerîmi, Sevgili Peygamberimiz Hazret-i
Muhammed aleyhisselâmı, büyük âlim ve velîlerimizi, şanlı târihimizi, yüksek
kültür ve medeniyetimizi doğru bir şekilde, ilmî ve objektif usûllerle
öğretmemiz şarttır. Aksi hâlde, günümüzdeki teknolojik gelişmeler sebebiyle
yabancı kültürlere açılmış bir gençliğin, benliğini muhâfaza etmesi, doğru
yolda bulunması, ecdâdına ve târihine saygı duyması çok zordur.
Mâzîlerini,
büyüklerini tanıyamayan çocuklar, gençler ve yaşları ilerlemiş insanlar,
büyüklüklere tâlip olamazlar. İnsanların çeşitli
buhrânlara, bunalımlara, rûhî sıkıntılara marûz kaldıkları asrımızda, büyük
insanların yaşayış tarzları, tavsiye ve nasîhatleri, hâl ve hareketleri,
kerâmetleri, hem zevk ve ibret almaya, hem de intibâha, uyanmaya
sebep olur...