Saadet evinin kilidini başka anahtar açmaz!
10/08/2023 Perşembe Köşe yazarı S.A
İnsan, ruhuyla insandır... Ruh ölmez bedenden ayrılınca lâyık
olduğu yere gider. Beden de topraktan gelmiştir, yine toprağa döner.
Sahip olduğumuz bu iki şeyin de gıdaya ihtiyacı vardır.
Vücudumuz acıktıkça yemek yeriz. Hem de mümkünse en güzel yiyecekleri
seçeriz.
Ancak ruhumuzun gıdasına önem vermiyor, çoğu zaman aç
bırakıyoruz. İşte bu yüzden huzur bulamıyor, tek kanatla kuş uçurmaya
çalışıyoruz!
***
Peki ruhun gıdası nedir ve nasıl verilir? Ruhun gıdası "marifetullah"dır.
Marifetullah Rabbimizi tanımak, emirlerini yapıp, haramlarından sakınmaktır.
Fıtratımız (yaradılışımız) bunun üzerinedir.
Nasıl ruh olmazsa ceset bir hiç ise, Allaha itaat ve teslimiyet
olmazsa ruh da bir hiç olur. Demek "ruhun da 'ruh'u var!"
Malik bin Dinar hazretleri buyuruyor ki: Ben dünya ehline çok
acıyorum. Doğuyor, büyüyor, kendilerine tahsis edilen belli bir hayatı yaşıyor,
sonra göçüp gidiyorlar. Fakat dünyanın en tatlı, en lezzetli, en büyük nimetini
tadamıyor, o zevkten neşeden mahrum kalıyorlar.
Sorarlar:
-Efendim nedir o dünya ehlinin tadamadığı şey?
-Marifetullah!
Bütün insanlar mes'ud olmak ister. Herkesin yegane gayesi,
belki gayelerin gayesi budur. Ne yazık ki insanların çoğu mes'ud bahtiyar
değildir.
Asrımıza ilim asrı, teknoloji asrı, sür'at asrı diyebiliriz.
Bulutların üstünde uçuyor, suların altına, yerin derinliklerine inebiliyoruz...
Teşhis ve tedavi çok ilerledi, ağrılar dindiriliyor organ
nakilleri yapılabiliyor. Buna rağmen ölüme çare bulunamıyor. Dünyanın en ünlü
tıp merkezlerinden cenazeler peş peşe çıkıyor...
Bütün bu ilmî gelişmeler insanoğlunu mutlu edemiyor. 21. yüzyıla
teknoloji asrı sür'at asrı diyebiliriz ama mutluluk asrı diyemiyoruz.
Nasıl bahtiyar olsunlar? Saadet evinin kilidini başka
anahtarlarla açmaya çalışıyorlar. Açılmaz ki! Boşuna zaman harcıyorlar,
ellerine zahmetten başka bir şey geçmiyor.
***
Kum tanecikleri güneşte parlayınca çöl göl gibi görüntü verir.
Günlerce susuz kalan yolcu, onu görünce çok sevinir. Büyük bir çaba ile
"hayalî suya" koşar, daha fazla yorulur, bitap olur, mecali kalmaz.
Yanıldığını anladığında çok geçtir artık. İşte yukarıdakilerin hâli de seraptan
su bekleyenlere benziyor.
Düşünün biri saadet kuşunu yakalamak istiyor. Aklı havada, gözü
havada koşuyor. Ha tuttu ha tutacak ama önünde bostan kuyusu olmasa...
Saadet neye yarar, devamlı olmadıktan sonra?.. Birkaç
günlük huzurun ardından sizi üzüntü ve sıkıntı bekliyorsa!..