Üstâdın vazîfesi
10/10/2019 Perşembe Köşe yazarı A.U
Seyyid Ebül Vefâ hazretlerinin bir talebesi, bu zâta;
“Efendim, talebenin hocasına, hocanın da talebesine karşı vazîfeleri
nedir?” diye sordu.
Bu zât cevâben;
“Bu suâlin cevâbını, ancak yaşayarak anlarsın” dedi.
Ve bir gün geldi.
O genci çağırıp;
“Mısır'a git. Bir kimse benim için bin dînar nezretmiş. O parayı al getir” buyurdu.
Talebe sevindi...
“Başüstüne efendim” dedi.
Mısır’a gelip, ilk rastladığına sordu:
“Ebül Vefâ hazretlerini tanır mısın?”
O kimse de; “Hocamdır” dedi.
Ona bin dînar uzatıp;
“Bu parayı hocana verir misin?” diye ricâ etti.
Genç talebe; “Tabii veririm” dedi.
“Ben de bunun için geldim.”
O bin dînarı alıp dönüşe geçti.
O ara “güzel bir kadın” gördü.
Ve ona âşık oldu.
Kadın, birisiyle ona;
“Benimle olmak istersen, cebine bin dînar koyup filân yere gel” diye haber gönderdi...
Teklîfi kabul etti.
O gece buluştular.
O ara gâipten bir “el” belirdi birdenbire.
Talebe, tanımıştı hocasının elini.
Korkudan bayılıp düştü!
Kendine gelince, koşup köyüne giden bir kervana katıldı hemen.
Kadın da peşinden.
Ebül Vefâ hazretleri, o talebeye;
“İkiniz birlikte gelin” buyurdu.
Korkarak içeri girdiler!
Ebül Vefâ hazretleri, nikâhlarını kıyıp onları evlendirdi...