İhlâs ile ibâdet etmek güzel huylardandır...
10/11/2021 Çarşamba Köşe yazarı V.T
İhlâs,
ibadeti dünyevî şeyler için değil, yalnız Allahü teâlânın rızâsı için
yapmaktır.
Muhammed bin Hasen
Zûzenî hazretleri tefsir, hadîs ve fıkıh âlimlerindendir. Horasan’da
Zûzen kasabasında doğdu. 370 (m. 980) senesinde Buhârâ’da vefât etti. Şafiî
mezhebi âlimlerinin büyüklerinden olan Muhammed bin Hasen Zûzenî hazretleri
Horasan ve Maveraünnehr’e kadı olarak tayin edildi. Bir dersinde şunları
anlattı:
Allahü teâlâya olan
minnetini zikretmek güzel huylardandır. Her tâat ve ibâdetin Allahü teâlânın
tevfîki ve lütfu ile olduğunu iyi bilmeli, ucba düşmemelidir. Yapılan ibâdet ve
tâatin sevâbını çoğaltıp büyülten şey, ucubdan kaçınarak Allahü teâlâya olan
minnetini ortaya koymaktır. Ucub (yanî yaptığı ibâdetleri ve iyilikleri
beğenerek bunlarla övünmek) tehlikesi ortaya çıkarsa, minnetini yanî Allahü
teâlânın kendisine yaptığı lütuf ve ihsânı düşünmek vâcibdir. Yani her şey
Allahü teâlânın kerem ve ihsânıyladır. İmân, ilim, amel, evlâd, hanım ve
kendisine verilen diğer nimetler, hep Allahü teâlânın kerem ve ihsânıyladır.
Evliyânın birine;
“Kerâmete ne ile kavuşulur?” diye sordular. Buyurdu ki: “1- Sükût ile, 2-Açlık
ile, 3- Uykusuzluk ile, 4- Halktan ayrılmak ile, 5- Devamlı Allahü teâlâyı
zikretmek ile...”
İhlâs ile ibâdet etmek
de güzel huylardandır. İhlâs, ibâdeti yalnız Allahü teâlâya yaklaşmak için
yapmaya denir. Nefsânî ve dünyevî şeyler için ibâdet etmeyip, yalnız Allahü
teâlânın rızâsı için yapmaktır. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve
sellem); “Bir kimse dünyâda, şeriki olmayan Allahü teâlâ için ihlâs üzere
beş vakit namazı kılmak ve zekâtı vermek sûretiyle dünyâdan uzak olsa, o kimse
Allahü teâlâ kendisinden râzı olduğu hâlde vefât eder” buyurdu.
İsrâiloğullarından âbid (çok ibâdet eden) bir kimse vardı. Allahü teâlâya nice yıllar ibâdet eylemişti. Bir gün Hak teâlâ, onun hâlini ve ihlâsını meleklere bildirmeyi diledi. Bir meleğe emredip; “Filan âbide var; bu yaptığın ibâdetlerden sana fayda yoktur. Niye bu kadar çalışırsın? de” buyurdu. Melek de, varıp âbide bunları söyledi. Âbid; “Biz ibâdet için yaratıldık. Öyle olunca, bize lâyık olan; bize faydası olsun veya olmasın ibâdetimizde olmaktır” diye cevap verdi. Melek; “İlâhî! Sana malûmdur ki; âbid bana bu cevâbı verdi” dedi. Allahü teâlâ hitâb buyurup; “Ben ona azâb edeceğimi haber verdim. Rahmetimden ümîdsiz eyledim. Hâlâ ibâdetten yüz çevirmedi. Ondan yüz çevirmek benim keremime lâyık mıdır? Ey meleklerim! Cümleniz şâhid olsun ki; ben bu kulumun her ne miktarda günâhı varsa, cümlesini affedip rahmet eyledim” buyurdu.