Ecdadımızın mutlu aile yapısı nasıldı?..

10/11/2024 Pazar Köşe yazarı S.K

Ecdadımızdan bahsedince huzurlu ve mutlu bir aile hayatı hatıra gelir.

Ecdadımızın hayranlıkla anlatılan aile yapısında, ailenin temel direkleri olan anne ve baba uyum içinde hareket ederdi. Karşılıklı güven içinde idiler. Birbirlerine karşı son derece vefalı idiler. Her biri kendi vazife ve sorumluluklarının farkında idi. Dünyanın fani olduğunu, ölümü hiç unutmazlar, Allah korkusuyla ve ahirette her yaptıklarının hesabını verecekleri şuuruyla hareket ederlerdi.

 

Evde büyüklere saygı ve itaat, küçüklere sevgi ve şefkat hâkimdi. Anne baba, evlatlarına çok iyi ilmihal bilgisi verirdi yani Ehli sünnet itikadını, imanı, farzları, haramları, İslam ahlakını, güzel huyları, kötü huyları, 32 farz, 54 farz, büyük günahları, kul hakkının önemini, günlük okunacak duaları, ölmüşlerimizi dua ve istiğfarla anmayı, bir mezarlık yanından geçerken selam verip ruhlarına fatiha okumayı, her işe Besmele ile başlamayı, sonunda Elhamdülillah demeyi kısaca bir Müslümanın günlük hayatında bilmesi ve yapması gereken bilgileri öğretirlerdi.

 

Ayrıca Allahü teâlânın sıfatları ve sevgili Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” mübarek hayatı öğretilir, yine 4 Halife ve Eshâb-ı kiramın kıymeti, dört mezhep imamı ve diğer Ehl-i sünnet âlimlerinin büyüklüğü anlatılır, onların sevgisi, çoluk çocuğun gönüllerine yerleştirilirdi. Herkes beş vakit namazını hiç aksatmadan kılardı. Bütün bunlardan dolayı evlerde huzur, mutluluk ve bereket vardı. Ecdadımızın bu muntazam, huzurlu aile yapısı, özellikle Avrupalıların ve yabancı seyyahların da çok dikkatini çekmiş ve çeşitli vesilelerle bunları ifade etmişlerdir. 

 

İstanbul’da yıllarca yaşamış olan meşhur bir Fransız, ecdadımızın nezih ahlak ve adablarının hayranı olmuş, daima yazılarında bu duyguları ifade etmiş ve şöyle demiştir:

 

“Müslüman Türklerin hayatları, kelimenin tam manası ile başka bir dünyadır. Dünyanın başka hiçbir evinde, bir erkek hanımına bu derece saygılı ve hayran olamaz! Kadın evine o kadar düşkün, temizliğine o kadar meraklı, kocasının ev hasretini giderecek öylesine bir zekâ ve eğitime sahiptir ki, evin erkeği akşam üzeri büyük bir hasretle kapıdan girer.”

 

Hülasa, ecdadımız zamanında aile, Allah sevgisi, Peygamber sevgisi, vatan, din muhabbeti ile dolu idi; tarihine, kültürüne, millî ve manevi değerlerine bağlı idi. İşte Osmanlıyı Viyana kapılarına kadar ulaştıran, dünyaya hükmeden devlet adamları, âlimler ve her sahada seçkin ve maharetli fertler, seçkin insanlar, böyle bir ortamda yetişiyordu.

 

Daha sonra batının bozuk aile yapısına özenme ve onları taklid sebebiyle  bu mutlu aile yapısı bozuldu. Önceki huzur ve mutluluk kayboldu. Buna rağmen günümüzde de ecdadımızın bu muazzam aile yapısını örnek alan aileler aynı mutluluğu yaşamakta ve kıymetli evlatlar yetiştirmektedirler.