Ahirete eli boş gitmemek için…

10/11/2024 Pazar Köşe yazarı V.T

“Yaptığım ibadetleri insanlar görsün diye düşünüyorsan, ahirete eli boş dönersin”

Tâvûs bin Keysân hazretleri Tâbiînden, meşhur hadis âlimi ve velilerdendir. Aslen İranlıdır. Eshâb-ı kirâmdan yetmiş kişiyi gördüğünü söylerdi. Hadîs-i şerîf ilmini; hazret-i Âişe, hazret-i Abdullah İbn-i Ömer, hazret-i Ebû Hüreyre, hazret-i Abdullah bin Amr, hazret-i Zeyd bin Erkam “radıyallahü anhüm” gibi sahâbe-i kirâmın seçkinlerinden öğrendi. Kıraat ilmini, İbn-i Abbâs’dan talim etti.

 

Halîfe hazret-i Ömer bin Abdülazîz’e bir nasîhat mektubunda; “Kendi amelinin hayırlı olmasını istiyorsan, halkın işlerini de hayırlı insanlara yaptır” buyurdu. Ömer bin Abdülazîz bunu okuyunca, “Bu nasihat bana kâfidir” demiştir. Hazret-i Tâvûs, bütün işlerini ve hatta konuşmasını iyi niyet ederek yapardı. Kendisine konuş dediklerinde konuşmadığı gibi, kendiliğinden konuşmaya başladığı da olurdu. Niçin böyle yapıyorsun diye soranlara; “Niyetimi yapmışsam konuşurum” derdi. Mekhûl’e gönderdiği bir nasihat mektubunda; “Selamün aleyküm, kardeşim Mekhûl, sakın yaptığın ibadetlerin çokluğu sebebiyle, kendini Allahü teâlânın yanında büyük bir makam sahibi sanmayasın. Çünkü, kendisini bu zanna kaptıranların hepsi ahirete eli boş gittiler. Eğer, yaptığım ibadetlerin çokluğunu insanlar görsün, beni övsünler diye düşünüyorsan, insanlar seni överler ve maksadın hasıl olur. Fakat ahirete sen de eli boş dönersin” diye yazdı. Bir gün Şuayb bin Harb, hazret-i Tâvûs’un yanında ağlamaya başladı. Orada bulunanlar da ağladılar. Kendisinin büyük bir şey yaptığı zannedilince hazret-i Tâvûs ona dönerek; “Ey kardeşim! Yaptığın bir günah için yerdekiler ve göktekilerin hepsi de seninle beraber ağlasalar yine de azdır.” dedi.
Hazret-i Tâvûs’a; “Evinizden hiç çıkmıyorsunuz, hikmeti nedir?” diye sorduklarında; “İdareciler adaletten ayrıldı, halk fesada uğradı. Peygamberimizin yolu unutuldu. Bunun için dışarı çıkamıyorum. Bir kimse, kölesiyle evladına aynı muameleyi yapamıyorsa, adaletten ayrılmıştır” dedi. Hasan-ı Basrî, bir gün, Kâbe’de büyük bir topluluğa hadîs-i şerîf yazdırmakta olan hazret-i Tâvûs’un yanına gelip kulağına eğilerek; “Eğer, kendini beğenme duygusu geliyorsa, burayı terket!” dedi. Hazret-i Tâvûs da dersi bıraktı, oradan derhâl ayrıldı. Hazret-i Tâvûs; “Hastanın, hastalığı hâlindeki inlemesi defterine yazılır.” diyerek hastanın inlemesini hoş görmezdi. “Burada bir nevi şikâyeti açıklamak vardır.” derdi. 724 (H.106) yılında vefât etti.