Niçin ağlıyormuş?
10/12/2018 Pazartesi Köşe yazarı A.U
Abdullah bin Mübârek hazretleri Şam'a giderken, yol kenarında “ölü bir merkep” gördü.
Yanında da biri vardı.
Ve devamlı ağlıyordu!
Adama yaklaşıp;
“Niçin ağlıyorsun?" diye sordu.
Adamcağız;
"Ben fakirim. Bunu üç yüz dirheme almıştım, ama öldü, ne yapacağım diye ağlıyorum" dedi.
İbni Mübârek, ona;
"Ben buna beş yüz dirhem veririm kabul mü?" buyurdu.
Fakir çok sevinip;
"Kabul" deyince, o fakire beş yüz dirhem verip, yoluna devam etti. Fakir, o gece rüyâsında mahşer meydanını gördü. Baktı ki, yeşillikler içinde, her tarafı altın ve yâkutlarla süslü bir merkep var.
Bir melek de;
"Bu kiminse, ona müjdeler olsun!" diye nidâ ediyordu.
Bu, kendi merkebiydi.
O meleğe dedi ki:
“Bu, merkep benim.”
Melek de ona;
"Evet senindi, ama öldüğüne sabretmediğin için başkasının oldu. Bak, üstünde ne yazıyor?" dedi.
Fakir baktı.
“Bu, Abdullah bin Mübârek’in bineğidir" yazıyordu.
O anda uyandı.
İbni Mübârek hazretlerini arayıp buldu.
Ve kendisine;
"Ben, dünkü satıştan vazgeçtim" dedi.
İbni Mübârek de;
"Ben de vazgeçtim ve bu beş yüz dirhemi de sana hediye ettim" buyurdu...