Hazret-i Nûh ve kavmi hakkında birkaç kelime...
10/12/2019 Salı Köşe yazarı R.A
Nûh Sûresinde Hazret-i Nûh'un Peygamber olarak gönderilmesi,
kavmini îmâna dâveti, onların inkârlarında devâm etmeleri ve Nûh
tûfânı anlatılmaktadır.
Kur'ân-ı kerîmin yetmiş birinci sûresi olan Nûh sûresi, Mekke-i
mükerreme'de nâzil oldu (indi). Yirmi sekiz âyet-i kerîmedir. Hazret-i Nûh
aleyhisselâmın, Peygamber olarak gönderilişi ve mücâdeleleri anlatıldığından
bu sûreye, Nûh Sûresi denilmiştir.
İbn-i Abbâs ve Vehb bin Münebbih’in ifâde ettiklerine göre, sûrede; Hazret-i Nûh
aleyhisselâmın Peygamber olarak gönderilmesi, kavmini îmâna dâveti, onların
inkârlarında devâm etmeleri ve Nûh tûfânı anlatılmaktadır. (Taberî,
Sa'lebî)
Hazret-i İdrîs aleyhisselâm göğe çıkarıldıktan sonra, insanlar
azdılar; doğru yoldan ayrıldılar. Putlara yani heykellere tapmaya başladılar.
Cenâb-ı Hak, bunlara Hazret-i Nûh aleyhisselâmı Peygamber olarak
gönderdi. O zaman elli yaşında idi. Onları yıllarca dîne dâvet etti,
putlara tapmaktan sakındırdı ve Allahü teâlâya ibâdet etmelerini söyledi.
Hazret-i Nûh aleyhisselâmı alaya alıp işkence ettiler. Hazret-i Nûh aleyhisselâm,
onlara bedduâ etti. Allahü teâlâ, ona, gemi yapmasını emretti. Gemi bitince
tûfân oldu. Nûh aleyhisselâm müminler (inananlar) ile gemiye bindi. Üç katlı
olan gemiye binenlerin sayısı seksen kişi kadardı. Hazret-i Nûh aleyhisselâm,
gemisine, her hayvandan da birer çift aldı. Sular dağları aştı. İnsanlar ve
hayvanlar telef oldular.
Altı ay sonra yağmurlar durdu, sular çekildi. Gemi, Cûdî dağına
oturdu. Hazret-i Nûh aleyhisselâma inanıp gemiye
binenler kurtuldular. Daha sonra insanlar, Nûh aleyhisselâmın; Sâm, Hâm
ve Yâfes adlı üç oğlundan çoğaldılar. (Taberî, Sa'lebî, Nişâncızâde)]
Allahü teâlâ, Nûh sûresinin başında buyurdu ki (meâlen):
“Gerçekten biz, Nûh'u kavmine gönderdik. "Kavmine acıklı bir azâb
gelmezden önce onları korkut" diye... (Nûh onlara) dedi ki: "Ey
kavmim! Muhakkak ki ben, size (azâb ile korkutan) açık bir Peygamberim; Allah'a
ibâdet edin, O'ndan korkun ve bana da itâat edin." (Nûh sûresi,
1-3)
Hazret-i Nûh şöyle demişti: "Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç
kimseyi yeryüzünde bırakma. Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar
ve ancak bir nankör fâcir doğururlar. Rabbim! Beni, ana-babamı, mümin olarak
evime gireni, bütün mümin erkekleri ve mümin kadınları bağışla. Zâlimlerin ise,
ancak helâkini artır...” (Nûh sûresi, 26-28)
Cenâb-ı Hak, Hazret-i Nûh’un kavminin helâkini, Kur’ân-ı hakîminde şöyle
ifâde buyurmaktadır:
“Hatâları (küfür ve isyânları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme
sokuldular da, kendileri için Allah’tan başka yardımcılar bulamadılar.” (Nûh, 25)