İnsan, kulluk yapması için yaratılmıştır!..
11/02/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Gaflet, kalbin ölmesi demektir. Kalbin gafletten uzak olması, huzûr ve agâh olmasıyladır.
Kâdı Muhammed Zâhid hazretleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velîlerin ondokuzuncusudur. Semerkand’da doğdu. Ya’kûb-ı Çerhî hazretlerinin torunudur. Ubeydüllah-i Ahrâr’a talebe oldu. Onun vefâtından sonra halîfesi oldu. 936 (m. 1529)’da Semerkand’da Vahş köyünde vefât etti. “Mesmûât” adlı eserinde, hocası Ubeydüllah-i Ahrâr hazretlerinin sohbetlerinde dinlediklerini toplamıştır. Bu eserinden bazı bölümler:
“İnsanın yaratılmasından maksat, kulluk yapmasıdır. Kulluğun aslı ve özü ise, her halükârda Allahü teâlâyı unutmamak, gâfil olmamak, tazarru (yalvarma) ve huşû (korku) içinde bulunmaktır.”
“İbâdet ile ubudiyet (kulluk) arasındaki fark; ibâdet, dinin emrettiği vazîfeleri yapmak; ubudiyet ise, kalbin gafletten uzak ve dâima Rabbini tazim eder hâlde olmasıdır.”
“Temkin makamına kavuşmak için, zarûretsiz söz söylememek lâzımdır. Çok gülmek ve çok konuşmak kalbi öldürür. Temkin makamı, huzûr ve agâh (gafletten uzak) olmaktan ibârettir ki, bu hâl, gözdeki görme, kulaktaki işitme vasfı gibi hiç kaybolmamalıdır. Kendisini Allahü teâlânın her ân gördüğünü bilmelidir. Böyle bir hâle gelen kimsenin konuşması gerekir. Bu hâle kavuştuktan sonra, (insanları irşâd için) konuşmaması gaflettir. Gaflet ise, kalbin ölmesi demektir. Kalbin gafletten uzak olması, huzûr ve agâh olmasıyladır. Bu nisbetin sahibi çok çalışmalı, ihtimâm göstermeli ve bu nisbet zamanını iyi muhafaza etmelidir.”
“Gençlik zamanı fırsat ve ganimettir. Bu kıymetli zamanı ve nefesleri saadet vesilesi yapmayana yazıklar olsun. Saadet arayan kimse, Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) ahlâkı ile ahlâklanmalıdır. Hilm (yumuşaklık), kerem, cömertlik, tevâzu, Îsâr ve diğer ahlâk-ı hamide olan şeylerle ahlâklanmalıdır. Husûsen kalbde Allahtan başka hiçbir şeye bağlılık kalmamasına (mâsivânın terkine) çok çalışmak lâzımdır. Kalbden mâsivâ silinip atıldığı zaman, kalbde Allah sevgisinden başka hiçbir şey kalmaz, buyurmuşlardır.”
“Akıllı kimse, bir işi bir haftada veya bir ayda bitiren, dünyâya âit faydaları kısa zamanda elde eden kimse değildir. Akıllı o kimse ki, bütün çalışmasını ve gayretini dinin emirlerine uymaya sarf eden, işlerini âhirette fayda verecek şekilde yapandır. Bundan daha akıllı kimse ise, bütün gayretini sarf ederek, Allahü teâlâdan başka her şeyden yüz çeviren, onları kalbinden çıkarandır. Böyle yapan kimse, Allahü teâlânın rızâsına kavuşur.”