"Ne olur oğlumu kurtarın!"
11/04/2023 Salı Köşe yazarı A.U
Bir kadın, Kahire
evliyâsından Metbûlî hazretlerine gelip yana yakıla
ağlayarak “Oğlumu kâfirler esir alıp götürdüler, ne olur oğlumu
kurtarın!” diye yalvardı.
Büyük zât çok üzüldü.
Ve kalbinden duâ edip;
“İşte, oğlun geliyor” buyurdu.
Kadıncağız baktı, gerçekten oğlu geliyordu. Sevinçle koşup, sarıldı oğlunun
boynuna.
● ● ●
Bir gün de makâmına
güvenip başkalarını hafife alan ve zulmeden birisi, haddini aşıp Metbûlî hazretlerine
de dil uzattı ve “Varsın Şeyh beni üflesin!” diye de alay
etti.
O zât, bunu duydu.
Gayretine dokundu.
Ve o kendini bilmeze
haber gönderip “Ben üfürükçü değilim. Ancak okumu hangi hedefe
yöneltirsem tam isâbet eder” buyurdu.
O anda adam helâdaydı.
Çıkması hayli gecikti.
Adamları merak edip
helânın kapısını açtılar. Onun, helâ çukuruna yüzüstü düşüp, orada can
verdiğini gördüler.
● ● ●
Metbûlî hazretlerinin
Mısır’da öğle namazını kıldığını hiç kimse görmediği için, bâzı kimseler ileri
geri konuştular. O kimselerden biri, bir işi dolayısıyla Şam’a gitti ve öğlen
namazı için oranın Beyaz Câmii’ne girdi.
Baktı, Metbûlî hazretleri
orada.
Şaşırıp, hemen imâma
gitti.
Ve bu husûsu ona
sordu.
İmâm cevâben “Metbûlî hazretleri, her gün öğle namazını bizim câmimizde kılar” deyince, hakîkati anladı. Ve öyle düşündüğüne pişmân olup, tövbe etti.