“O hâl şeytânîdir evlâdım!.."
11/05/2020 Pazartesi Köşe yazarı A.U
Tus, yâni Meşhed şehrinde medfun bulunan Ebû Alî Farmedî hazretlerinin
bir talebesi vardı.
Kendisi yeni evliydi.
Mevsim de kış idi.
Yakacak odun alamamıştı henüz.
O böyle düşünürken, evinin önüne "bir yük odun"un yıkılmış
olduğunu hayâl etti.
Sonra kalkıp baktı pencereden.
Fakat o da ne?!..
Gözlerine inanamadı.
Gerçekten de bir yük odun vardı evinin önünde.
Bu, hocasının bir kerâmetiydi.
Ama o, kendi kendine;
"Tamaaam, ben artık kemâle geldim. Baksana, olacak hâdiseler aynen
kalbime geliyor. Kerâmet dedikleri şey de bu olsa gerek" diye düşündü.
Bu düşünceyle koştu hocasına.
Ona bu hâlini anlatacaktı.
Büyük velî, ona buyurdu ki:
“Git, vazîfene devam et!”
Delikanlı şaşırdı!
Mübârek zât, ona;
“O hâl şeytânîdir evlâdım!.. Tasavvuftan maksat böyle şeyler değildir. Emir
ve yasaklara uymakta titizlik göstermektir. Sen ibâdetten zevk alabiliyor
musun?” buyurdu.
“Pek değil hocam.”
“Günahlar çirkin geliyor mu?”
“Hayır efendim.”
Buyurdu ki:
“Bak evlâdım!.. Eğer bu iki suâle olumlu cevap verseydin, kerâmetten söz edebilirdik. Yoksa insanların bilmediği şeyleri bilmek, görmediği şeyleri görmek hüner değildir!..”