"Oradakilere doğru yolu gösteriniz!.."
11/05/2022 Çarşamba Köşe yazarı V.T
"Sizin bu nîmete
kavuşmanız, İslâmiyet bilgilerini öğretmekle ve fıkıh hükümlerini yaymakla
olmuştur."
Mevlânâ Ahmed Berkî,
İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî hazretlerinin, önde gelen
talebelerindendir. Afganistan'da Kabil civarındaki Berk kasabasında doğdu. 1617
(H.1026) senesinde memleketinde vefât etti. Ahmed Berkî, İmâm-ı Rabânî
hazretlerinin büyüklüğünü işiterek Serhend’e gitti, ona kavuşunca, hazret-i
İmâm'ın husûsî tasarruf ve inâyetlerine, kavuştu. Huzurlarında kaldığı bir
hafta içinde kemâl ve evliyâlık derecelerine ulaştı. Tasavvufu, mânevî ilimleri
anlatmak üzere hocasından icâzet alınca memleketine dönmesine izin verildi.
Burada insanlara doğru yolu göstermekle meşgûl oldu... Bir defâsında
İmâm-ı Rabbânî hazretleri Yûsuf-i Berkî'ye gönderdikleri bir mektupta Ahmed
Berkî hakkında şöyle yazmışlardır:
"Onun o
memlekette bulunması, büyük bir nîmettir. Sizin kavuştuğunuzu haber verdiğiniz
hâle, Mevlânâ Ahmed Berkî çoktan kavuşmuştur. Bilsin veya bilmesin bu böyledir.
Bu fakire göre, o memleketin medarı, kutbu Mevlânâ'dır. Orada bulunanların bunu
nasıl anlayamadıklarına hayret ediyorum. Bu fakirin bildiğine göre, Mevlânâ'nın
büyüklüğü, güneş gibi meydandadır."
İmâm-ı Rabbânî
hazretleri bu çok sevdiği talebesine kıymetli mektuplar gönderdi. Bir mektubu
şöyledir:
Sizin bu nîmete
kavuşmanız, İslâmiyet bilgilerini öğretmekle ve fıkıh hükümlerini yaymakla olmuştur.
Oralara cehâlet yerleşmiş ve bid'atler yayılmıştı. Allahü teâlâ, sevdiklerinin
sevgisini size ihsân etti. İslâmiyeti yaymaya sizi vesîle kıldı. Öyle ise, din
bilgilerini öğretmeye ve fıkıh ahkâmını yaymaya, elinizden geldiği kadar
çalışınız. Bu ikisi bütün saâdetlerin başı, yükselmenin vâsıtası ve kurtuluşun
sebebidir. Çok uğraşınız! Din adamı olarak ortaya çıkınız! Oradakilere emr-i
mârûf ve nehy-i münker yaparak, doğru yolu gösteriniz! Allahü teâlâ, Müzzemmil
sûresinin 19. âyetinde meâlen; "Rabbinin rızasına kavuşmak isteyen için,
bu elbette bir nasîhattir" buyurdu.
Kalp ile zikir yapmak için size izin verilmişti. Buna çalışmanız da, ahkâm-ı
şer'iyyeye yapışmanız ve nefs-i emmârenin azgınlığını gidermeniz için yardımcı
olur. Bu vazîfenizi de, elden bırakmayınız. Kendi hâllerinizi ve sevdiklerinizi
ve sevdiklerinizin hâllerini bilmediğiniz için üzülmeyiniz. Hâlleri bilmemek,
hiçbir şey ele geçirmemek olacağını sanmayınız! Sevdiklerinizin hâlleri, sizin
yüksekliğinizin aynalarıdır. Sizin hâlleriniz onlara ışık salmakta ve
görünmektedir.