Sahip olduğumuz nimetlere şükür...
11/07/2021 Pazar Köşe yazarı S.K
"Verdiğim nimetlere şükrederseniz onları arttırırım. Şükretmezseniz
elinizden alır, şiddetli azap ederim." [İbrahim: 7]
Şükür, bütün nimetleri İslamiyet’e uygun kullanmak demektir. Yani
Allahü teâlânın verdiği nimetleri yerinde sarf etmek, Ona itaat edip
gizlide-açıkta günahlardan kaçınmaktır. Kişi, Rabbinin verdiği nimetleri günaha
vasıta yaparsa şükretmiş olmaz, nankörlük etmiş olur. Nimetlerin elden
çıkmaması ve artması için şükretmek lazımdır. Allahü teâlâ mealen (Verdiğim
nimetlere şükrederseniz onları arttırırım. Şükretmezseniz elinizden alır,
şiddetli azap ederim) [İbrahim: 7] buyuruyor. Nimetin kıymetini
bilmeyip günah işlemek, eldeki nimetin gitmesine sebep olur. Onun için sahip
olduğumuz nimetlerin kıymetini bilip şükrünü yapmalıyız... Her uzvun,
organın şükrü vardır:
Kalbin şükrü: Kibir, ucub, suizan, öfke, riya, kin, haset, övünmek
gibi şeylerden kaçmak; ilim, tefekkür, rıza, hayâ, tevazu, merhamet, mürüvvet,
hüsn-i zan etmek gibi güzel vasıflara sahip olmaktır.
Bedenin şükrü: Oruç tutmak, namaz kılmak ve bedenle yapılan
ibadetleri yapmaktır.
Allahü teâlâyı tanımanın şükrü: Onun bildirdiği emir ve
yasaklara riayet edip hubb-i fillah ve buğd-ı fillah üzere
olmak yani, Onun sevdiklerini sevip, sevmediklerini sevmemek ve ayrıca çok
elhamdülillah demektir.
Peygamber Efendimizi tanımanın şükrü: Ehl-i sünnet itikadı
üzere olup sevdiklerini ve onu sevenleri sevmek, sevmediklerini ve onu
sevmeyenleri sevmemek, sünnetiyle amel etmektir.
Ehl-i sünnet âlimlerini tanımanın şükrü: Eserlerini okumak, okutmak
ve yaymaktır.
Aklın şükrü: Aklı, dinin emrettiği şekilde kullanmaktır.
İlmin şükrü: Bildiğiyle amel etmek ve emr-i maruf yapmaktır.
Malın şükrü: Zekât, sadaka vermek, hayır hasenat yapmaktır.
Evin şükrü: Evde günah olan işler yapmamak ve misafir ağırlamaktır.
Arabanın şükrü: Faydalı hizmetlerde kullanmaktır.
Mesleğin şükrü: Mesleğini dine ve dünyaya uygun şekilde
kullanmaktır.
Eşin şükrü: Haklarına riayet etmek ve onu üzmemeye çalışmaktır.
Evladın şükrü: Güzel bir isim koymak, çocuk nimetine şükür için olan
akikasını kesmek ve İslam terbiyesi üzere yetiştirmektir.
Günün şükrü: Allahü teâlânın emirlerine uyarak ve günah
işlemeyerek geçirmek. (Allahümme mâ esbaha bî min ni’metin ev bi-ehadin
min halkıke, fe minke vahdeke, lâ şerîke leke, fe lekel hamdü ve lekeş-şükr)
diyen, gündüzün şükrünü yerine getirir. Akşam (Mâ esbaha) yerine (Mâ
emsâ) diyerek okuyan da gecenin şükrünü yerine getirmiş olur. Manası:
"Ya Rabbi, bana ve diğer yarattıklarına verdiğin maddi ve manevi
nimetlerin sabaha [akşama] kadar bizim yanımızda kalması, yalnız Sendendir.
Senin ortağın yoktur. Sana hamd ve şükrediyoruz."
Bütün nimetlerin şükrü: Bütün nimetlerin, Allahü teâlânın lütfu ve ihsanı olduğunu düşünerek İslam’ın beş şartını kusursuz yerine getirmek ve günahlardan sakınmaktır.