Kişinin, nefsi ve hevâsı ile cihâdı
11/10/2019 Cuma Köşe yazarı V.T
"Şeytan ve onun yardımcıları ve hizmetçileri, bizimle daima muharebe
etmektedir."
Nâzillili Mehmed Efendi, evliyânın büyüklerindendir. Nâzilli’de doğdu. 1300
(m. 1883)’de Mekke-i mükerremede vefât etti. “Hazînet-ül-esrâr” adlı eserinden
bazı bölümler:
Amellerin yedi mertebe üzerine olduğu, bunların, îmânın etrâfında koruyucu
kaleler olduğuna dâirdir:
İslâmiyet, Allahü teâlânın katından olan kıymetli bir cevher, O’nun
nezdinden olan büyük sırlardır. Allahü teâlâ onu, onunla şereflendirmek için
mümin erkek ve kadınların kalblerine koydu. Sonra, Allahü teâlâ bu îmân
cevherine, düşman zarar vermemesi ve ona bir zarar gelmemesi için, onun
etrâfına muhkem ve sağlam bir kale koydu. Bu kale, farzları eda etmektir.
Sonra Allahü teâlâ ikinci olarak, bu birinci kalenin etrâfına sur yaptı. Bu
sur, haramları terk etmektir. Sonra bu ikincinin etrâfına üçüncü bir sur yaptı.
Bu, vâcibleri eda etmektir. Üçüncünün etrâfına dördüncü olarak bir sur yaptı.
Bu da sünnetleri eda etmektir. Sonra bu döndüncü surun etrâfına beşinci bir sur
koydu. O da müstehâbları eda etmektir. Sonra bunun etrâfına altıncı olarak bir
sur yaptı. Bu ise mendubları eda etmektir. Sonra bunun etrâfına yedinci bir sur
yaptı. Bu ise mekrûhları terk etmektir.
Şeytan; mekrûhlarda ısrar etmemizi, mendubları, müstehâbları, sünnetleri ve
vâcibleri terk etmeye aldırış etmemeyi, haramları işlemeyi, farzları yapmamayı,
her ibâdeti zamanında yapmamayı, ibâdetleri yaparken eksik olarak yapmayı,
tembellikle, gafletle, riya ve gösterişle yapmayı, ibâdetlerde huşû ve
hudûu terk etmeyi, ibâdet ve tâatları dünyevî düşüncelerle yapmayı vesvese
ederek, insanları Allahü teâlânın rızâsından uzaklaştırmaktadır.
Şeytan ve onun yardımcıları ve hizmetçileri, ibâdetleri terk ettirmek,
günahları işlemek husûsunda dâima bizimle muharebe etmektedir. Biz de Allahü
teâlânın emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak husûsunda onlarla muharebe
etmekteyiz. Bu muharebe (nefisle mücâdele), silâhla yapılan muharebeden daha
üstündür. Nitekim Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem); “En üstün
cihâd, kişinin nefsi ve hevâsı ile olan cihâddır” buyurmuştur.
Bahsettiğimiz yedi kısım ibâdetler, dînimizde amelleri teşkil eder. Bu
ibâdetler, fıkıh kıtablarında bildirildiği şekilde yapılır. Ancak böyle olursa,
bu ameller kâmil bir şekilde yapılmış olur.