Huşû ile kılınan namaz kurtuluş vesilesidir...
11/10/2023 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Hâfız Ali Efendi Kıbrıs'ta yetişen
velîlerdendir. 1846 (H.1262) senesinde Kıbrıs'ın Limasol şehrinde doğdu. Tahsil
çağına gelince, İbrâhim Sıdkı Efendinin ders verdiği medreseye devâm etti.
İbrâhim Efendiden Kâdiriyye tarîkatında icâzet aldı. Hocasının vefâtından sonra
yerine geçerek insanlara doğru yolu anlatmaya çalıştı. 1926 (H.1345) senesinde
Kıbrıs'ın Baf kasabasında vefât etti.
Baf'a
belli günlerde gemi gelirdi. Gemi tayfalarından Hâfız Ali Efendiyi tanıyanlar,
hoca efendinin durumunun iyi olmadığını bildikleri için görünmek istemediler.
Fakat mutad olmayan bir vakitte câmide karşılaştılar. Ali Efendi onları evine
dâvet etti. Sofraya sâdece 2 tabak kondu.Tayfalar bu az yemeği görünce
birbirlerine baktılar. Hoca Efendi oturunca besmele çekip yemeye başladılar. O
az yemekle hepsi tıka basa doydu. Fakat yemek hâlâ eskisi gibiydi...
Bir gün bir grup cemâat Hâfız Ali Efendiyi ziyârete gidiyordu. Hepsi atlıydı.
Kıbrıs'ta çok olan zeytin ve keçiboynuzu ağaçlarının altında gidiyorlardı.
Keçiboynuzları salkım salkım sarkıyor, olmuş meyveler insanların başına
değiyordu. İçlerinden biri; "Ne güzel ballanmış, bir tâne yesek"
deyince, diğeri; "Kul hakkı geçer, yeme" dedi. Üçüncüsü; "Hem
hoca ziyâretine git, hem hak ye bu olmaz" dediyse de, o kimse bir tâne
keçiboynuzu koparıp yedi...
Hâfız Ali
Efendinin huzûruna vardıklarında sohbet ediyordu. Sohbetin bir yerinde Ali
Efendi onlara bakıp; "Kul hakkından çok sakının. Haram yemeyin. Başınıza
Keçiboynuzları değse de, bir tâneden ne olur demeyin. Hiçbir zaman kul hakkını
yemeyin buyurdu. İçlerinden biri; "Size yemeyin demedim mi?" Müminin
firâseti var. En sonunda söylettiniz" dedi.
Bir
sohbetinde buyurdu ki: “Namazda huşû, namaz kılanın kurtuluşunun alametidir.
Nitekim Allahü teâlâ Mü’minûn sûresi başında, (Muhakkak ki, mü’minler
kurtuluşa erdiler. O mü’minler ki, namazlarında huşû (tevâzu ve
korku) sahibidirler) buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz de buyurdu
ki: (Bir Müslüman doğru olarak ve huşû ile iki rekat namaz kılınca,
geçmiş günahları affolur.)
Yanî,
Allahü teâlâ onun küçük günahlarının hepsini affeder. Huşûyu terk etmek ise,
münâfıklık alameti ve kalbin harab olmasıdır. Nitekim Allahü teâlâ Mü’minûn
sûresi 117. âyetinde, (Gerçek şudur ki; Allahtan başkalarına tapınan
kâfirler, felaha, kurtuluşa kavuşamazlar) buyurmaktadır.