"İnsanlık bugünkü medeniyeti İslam dinine borçludur..."
12/01/2020 Pazar Köşe yazarı S.K
"İslam dini olmasaydı, insanlık ilim ve fende bugünkü seviyesine
erişemezdi. İşte, seve seve kabul ettiğim İslâm dini böyle bir dindir."
Amerikalı Müslüman Salâhaddîn Boart, niçin Müslüman olduğunu açıklarken
şunları söyler:
Hıristiyanlık dininde, tam üç tane tanrı vardı ve aklımız kabul etmediği
hâlde buna inanmak zorundaydık. Hâlbuki İslamiyet, tek
yaratıcı, tek mabud kabul eder. Onun ismi Allahü teâlâdır, ortağı ve
benzeri yoktur. Bu iman, insan hayatına ne kadar da uygundur!
Tarlada, çiftlikte, köyde, şehirde, okulda, hükûmette, devlette, kısaca her
yerde, bir tek söz sahibi vardır. İkilik daima ayrılığa sebep olmuştur.
İslâm dîninin en doğru din olduğunu bana gösteren ikinci delil,
İslamiyet’ten evvel, tamamen vahşi bir tarzda yaşayan Arapların, İslam dini
sâyesinde, çok kısa bir zaman içerisinde, dünyanın en medenî, en kudretli bir
devleti hâline gelmeleri ve insan sevgisini Arap çöllerinden, tâ İspanya’ya
kadar götürebilmeleridir. Müslüman Araplar, İspanya’yı bir çöl hâlinde
buldular. Onu, kısa zamanda, bir gül bahçesi hâline getirdiler.
John W. Draper gibi dürüst bir tarihçi, [m. 1811 -1882]) (The Intellectual
Development of Europe=Avrupa’nın Manevi Tekâmülü) adındaki eserinde,
İslam’ın günümüz medeniyetinin kuruluşunda oynadığı son derece büyük ve
mühim tesiri anlatmakta, "Hıristiyan tarihçiler, İslamiyet’e olan
kinlerinden dolayı, bu hakikati gizlemeye çalışmakta, Avrupa’nın Müslümanlara
ne kadar borçlu olduğunu, bir türlü itiraf
edememektedirler" demektedir.
Müslümanların İspanya’yı nasıl buldukları hakkında Draper şöyle
der:
"O zamanki Avrupalılar tamamıyla barbardı. Hıristiyanlık, onları
barbarlıktan kurtaramamıştı. Onlara hâlâ vahşi nazarıyla bakmak gerekirdi.
Pislik içinde yaşarlardı. Kafaları, hurafelerle doluydu. Âdî kulübelerde
yaşarlardı. Yedikleri, yabani fasulye, havuç gibi sebzeler, bazı otlar, hattâ
bazen ağaç kabuklarıydı. Elbise olarak, işlenmemiş hayvan postları kullanıyorlar
ve bunun için çok pis kokuyorlardı... Müslümanlar, onlara her şeyden önce
temizliği ve yıkanmayı öğrettiler. Sonra, onların üzerinden pis kokulu
hayvan derilerini çıkarıp, onlara güzel kumaşlardan yapılmış olan elbiseler
verdiler. Onlara yemek pişirmesini, yemek yemesini öğrettiler. İspanya’da
evler, konaklar, saraylar inşa ettiler. Mektepler, hastaneler, üniversiteler
kurdular. Bu üniversiteler, bütün dünyaya bir ışık kaynağı oldu. Her tarafta
bahçeler yetiştirdiler. Memleket, güllük gülistanlık oldu. Vahşi Avrupalılar,
bütün bunları ağzı açık, şaşkınlık ve takdirle gördü ve yavaş yavaş medenî
olmaya başladılar.
Eğer İslam dini olmasaydı, insanlık bugünkü medeniyet derecesine, ilim ve
fende bugünkü seviyesine erişemezdi. İşte seve seve kabul ettiğim İslam dini
böyle bir dindir."